HİERAPOLİS VE PAMUKKALE GEZİ NOTLARI
Buzdan mı yapılmış desem, pamuktan mı yapılmış yoksa bulut mu düşmüş buraya desem bilemiyorum. Sanki kırılacakmış ya da eriyecekmiş gibi yaklaştığınızda size vereceği karşılık sizi kesinlikle büyüleyecek... Biz gözlerimize, hissettiklerimize inanamamıştık ve Dünya üzerinde böyle bir güzellik var mı diye de sormadan edememiştik....
Pamukkale travertenleri,
Denizli’de bulunuyor. UNESCO Dünya Mirası Listesinde tabi ki 😊 Bir dönem
kararması sebebiyle kapanmış, kendi kendini mucizevi bir şekilde yenilemesi ile
tekrar turizme açılmış. Halen birçok yeri bu kararma sebebiyle kapalı durumunda
bulunuyor. Gördükçe insanın içi acıyor, bir şeyler yapmak istiyorsunuz ancak
elinizden gelen tek şey kurallara uymak oluyor.
Bölge, termal kaynak bakımından
oldukça zengindir. Birçok noktada sıcaklıkları 35-100C arasında değişen su,
yeryüzüne çıkmaktadır. Bu su, 320 metre uzunluğundaki kanal ile travertenlerin
başına gelip buradan aşağıya dökülmektedir. Burada su 35,6C sıcaklığında
çıkmaktadır. İçerdiği yüksek miktarda kalsiyum hidro karbonat bulunan suyun
oksijen ile birleşmesi sonucu kalsiyum karbonat çökmektedir. Başlangıçta
yumuşak olan bu kalsiyum karbonat, zamanla sertleşip traverten oluşmasına sebep
olmaktadır.
Farklı sıcaklıktaki bu sular, belirli alanlara turistler için yapılmış olan havuzlarda toplanmış. Her bir havuzdaki su seviyesi, sıcaklığı ve altında oluşan yapısı birbirinden farklı bu nedenle biz her bir havuza girmeyi ihmal etmedik :)
!!! Havuz demişken travertenlerin olduğu bölgenin, özellikle de havuz girişlerinin çok çok çok kaygan olduğunu söylemem gerekiyor. Kesinlikle yürürken çok dikkat etmeniz gerekiyor.
Doğal bir oluşum olan ve havuz diplerinde çöken maddelerin cilde çok iyi geldiği düşünülüyor bu nedenle havuz diplerinden aldığınız killeri yüzünüze ve vücudunuza sürebilirsiniz. Zaten gittiğiniz bir çok kişiyi çamura bulanmış şekilde göreceksiniz 😇
Travertenleri gezmeye başlayan herkes gördükleri karşısında büyülendiği için hemen kendini atıveriyor ilk havuza... Bu yüzden de ilk havuzlar her zaman daha kalabalık oluyor. Benim gibi fotoğraf çektirmek için deliriyorsanız aşağıdaki havuzları bomboş yakalayabilirsiniz. 😈
Sıcak günlerde gittiğinizde mutlaka yanınızda şapka ve koruyucu güneş kremi bulundurmalısınız. Biz bulundurmayıp baya baya yananlardanız 😏
Farklı sıcaklıktaki bu sular, belirli alanlara turistler için yapılmış olan havuzlarda toplanmış. Her bir havuzdaki su seviyesi, sıcaklığı ve altında oluşan yapısı birbirinden farklı bu nedenle biz her bir havuza girmeyi ihmal etmedik :)
!!! Havuz demişken travertenlerin olduğu bölgenin, özellikle de havuz girişlerinin çok çok çok kaygan olduğunu söylemem gerekiyor. Kesinlikle yürürken çok dikkat etmeniz gerekiyor.
Doğal bir oluşum olan ve havuz diplerinde çöken maddelerin cilde çok iyi geldiği düşünülüyor bu nedenle havuz diplerinden aldığınız killeri yüzünüze ve vücudunuza sürebilirsiniz. Zaten gittiğiniz bir çok kişiyi çamura bulanmış şekilde göreceksiniz 😇
Travertenleri gezmeye başlayan herkes gördükleri karşısında büyülendiği için hemen kendini atıveriyor ilk havuza... Bu yüzden de ilk havuzlar her zaman daha kalabalık oluyor. Benim gibi fotoğraf çektirmek için deliriyorsanız aşağıdaki havuzları bomboş yakalayabilirsiniz. 😈
Sıcak günlerde gittiğinizde mutlaka yanınızda şapka ve koruyucu güneş kremi bulundurmalısınız. Biz bulundurmayıp baya baya yananlardanız 😏
Mutlaka gelirken yanınıza su
almalısınız. İçeride su 10 TL gibi bir ücrete satılıyor. Çok sıcak havalarda
-ki biz çok sıcakta gittik- suya çok ihtiyaç duyacaksınız.
Travertenlere girerken terlik
veya ayakkabı giymek yasak bu nedenle girişte mutlaka terliklerinizi bırakmak
durumundasınız. Ortada bırakan da oluyor ancak bir sırt çantası alıp terlikleri
yanınıza alabilirsiniz. Hem elinizde terliklerle gezmek rahat olmayacaktır hem
de tüm eşyalarınız yanınızdayken daha rahat gezebileceksiniz. Sırt çantası
fikrinin yanı sıra emanet kasaları da sizler için bir seçenek olabilir. İçeride
birkaç noktada bulunuyor. Güney kapısından girip tekrar güney kapısından çıkmak
mantıklı olduğu için antik havuzda bulunan emanet kasalarını kullanabilirsiniz.
Bölgeye araç ile gelirseniz 5 TL otopark ücreti ödemeniz gerekiyor. Tüm bu komplekse giriş ücreti ise 35 TL. Müze kart ile giriş ise ücretsiz...Bu bilet ile her yeri gezebiliyorsunuz, travertenlere gidebiliyorsunuz.
HİERAPOLİS ANTİK KENTİ
Genel olarak amaç travertenleri görmek olsa da bölge çok değerli ve çok önemli olan Hierapolis şehrini de kapsıyor. Gelmişken vakit ayırıp bu mükemmel antik kenti de gezmenizi öneririm.
Müzeye giriş ücreti 5 TL, müze kart ile giriş ise yine ücretsiz.
Bölgeye araç ile gelirseniz 5 TL otopark ücreti ödemeniz gerekiyor. Tüm bu komplekse giriş ücreti ise 35 TL. Müze kart ile giriş ise ücretsiz...Bu bilet ile her yeri gezebiliyorsunuz, travertenlere gidebiliyorsunuz.
HİERAPOLİS ANTİK KENTİ
Genel olarak amaç travertenleri görmek olsa da bölge çok değerli ve çok önemli olan Hierapolis şehrini de kapsıyor. Gelmişken vakit ayırıp bu mükemmel antik kenti de gezmenizi öneririm.
Eserlerde yazan Yunancalar tabii ki beni çok mutlu etti :) |
Hierapolis, M.Ö 2.yüzyıl
başlarında Bergama Krallarından II.Eumenes tarafından kurulmuştur. Bergama
Kralı II. Eumenes dünyaca ünlü Zeus tapınağını yaptıran kişidir aynı
zamanda…Roma İmparatoru Neron zamanındaki büyük depreme kadar Hellenistik
yapıyla daha sonrasında ise Roma yapısıyla var olmuştur. M.S 80 yıllarında Aziz
Philippus’un burada öldürülmesi ve M.S IV.yüzyıldan sonra Hristiyanlığın
merkezi olmasından dolayı büyük önem taşımaktadır.
Kent, tiyatrodan hamama,
kiliseden tapınaklara ve okullara sahip oldukça büyük bir alanda
konumlanmıştır. MS 396 yılında ise tamamen surlarla çevrilmiş ve bu surların
küçük bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır.
Hierapolis Tiyatrosu
Gördüğün en en en güzel antik
tiyatro diyebilirim. Bir anda geçmişe götürüyor sizi, kendinizi çok eski
zamanlarda bu tiyatroda geziyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Nasıl yapılabilir
bu kadar güzel bir tiyatro diye hayranlıkla dakikalarca izledik..
Bu mükemmel tiyatro, Septimus
Severus zamanında MS 3.yüzyılda inşa edilmiş. Geç Roma dönemine kadar da
kullanılmış. Akustiği ile de oldukça önemli olan bu tiyatroda, Apollon ve
Artemis’e adanmış bezeli korniş bulunmaktadır. Sahnenin etrafında bulunan
heykeller de tiyatronun zenginliğini ortaya çıkarmış. Zaman zaman burada
konserler, tiyatrolar düzenlenmiş ancak biz gittiğimizde bakım çalışmaları
vardı bu nedenle yarısına kadar gezebilmiş ancak uzaktan da olsa izleyerek bu
güzelliği yaşayabilmiştik…
Firontinus Caddesi
Kentin ana caddesi olan bu cadde,
sizlerin de hemen dikkatini çekecektir. 14 metre genişliğe sahip olan bu
caddede kanalizasyonun olması en önemli özelliklerinden biridir.
Agora
Deprem sonrasında yeniden
yapılandırılsa da daha öncesine ait
birçok eser bulunmuş kazılar sırasında.. En geniş agoralardan biri olmasının
yanı sıra pişirme odaları ve fırınlar ile de dikkat çekiyor.
Kuzey Bizans Kapısı
Şehrin kuzey girişine yapılmış
olan kapı, güney kapısının simetriğidir. Üzerinde korkutma amaçlı yapılan
birçok hayvan figürü bulunmaktadır.
Latrina
Sütunlarının güzelliği ile dikkat
çekiyor yapı… Temiz su kanalı ve pis su kanalıyla beraber bir kanalizasyon inşa
edilmiş. Şu anda çok net görülmese de bu kanalizasyon, kenarlarındaki taşlara
oturarak tuvalet olarak kullanıldığını anlayabilirsiniz. Pis su bir taraftan
akarken, temizlik için kullanılan temiz su diğer taraftan akmaktadır. Tabi
tuvalet olarak kullanılan bu kısımda herhangi bir paravan veya kapalı alan
bulunmamaktadır J
Ion Sütun Başlıklı Ev
2.yüzyılda inşa edilmiş,
aristokrat bir aileye ait olduğu düşünülmektedir. Yıllar içinde birçok
değişikliğe uğramış. Bizans dönemi öncesinde İncil’in bir bölümü duvara
yazılmış. Bu yazıt büyük önem taşımaktadır. Deprem sonucunda yıkılmıştır.
Apollon Kutsal Alanı
Güneş tanrısı ve güzel sanatları
temsil eden Apollon’a adanmıştır bu alan… Deprem nedeniyle yıkılmış, maalesef
ayakta bir-iki sütun kalmış. Türkiye’de bulunan birçok Apollon Tapınağı’ndan
bir tanesi ancak tarihe tanıklık etmek için en iyilerinden biri…
Ploutonium Kutsal Alanı (Cehennem
Kapısı)
Buradaki termal sulardan çıkan karbondioksitin
canlıları öldürmesinden dolayı bu adı almış. Birçok yazar tarafından farklı
kutsal hikayeler anlatılmış bu alan için.. 1300 metrekarelik alanda bir de
tiyatro bulunuyor.
Buradaki kazıda daha çok
Hellenistik döneme ait eserler bulunmuş. Bunlardan en önemlileri Dionysos
Heykeli ve Aphrodite’e ait bir baş heykeli. Bunların yanı sıra yeraltında
yaşayan her şeyi sembolize eden mermer yılan heykeli ve üç başlı Hades’in
Cehennem Köpeği olan Kerberos Heykeli gün yüzüne çıkan eserler.
Cehennem Kapısının Eylül 2018’de
turist ziyaretine açılması bekleniyor. Kaçırdığım için üzülsem de tekrar gitmek
için harika bir neden oldu benim için J Her şey
blog için JJJ
St. Philippe Martyrion
Hristiyanlığı yaymak için bu
şehre gelen Hz. İsa’nın havarilerinden olan Aziz Philippus’un çarmıha gerilerek
öldürüldüğü yere yapılan şehitlik.. Sekizgen yapısıyla hemen kendini
tanıtacaktır.
Diğer bir havari olan Johannes’in
mezarı ise Efes de bulunuyor.
Burası eskiden bir Hac
merkeziydi. Ancak ibadet öncesi mutlaka öncesinde hamama uğruyorlardı, hamamda
temizlendikten sonra ibadethanelerine gidiyorlardı. Aziz Philippus’un mezarının
da ikinci kilisenin altında olduğu sanılmaktadır.
ANTİK HAVUZ
Sıradan bir havuz olmadığı için ayrı bir başlık açmak istedim 😊 Eğer kendinizi bir"Kleopatra" gibi hissetmek istiyorsanız burası doğru adres... Havuzun içinde bulunan sütunlar, tarihi dokusu sizi hemen içine çekecektir 💗
Havuzdaki suyun sıcaklığı 36C ile 57C arasında değişiyor. Bu havuzdaki su da diğer termal sular gibi birçok mineral ve elementler bakımından oldukça zengindir. Apollon Tapınağı ve Plutonion üzerine kurulmuş olmasından dolayı da büyük önem taşımaktadır.
Antik havuzun olduğu bölüme de ücretsiz olarak giriş yapabiliyorsunuz ancak havuzda yüzmek isterseniz 50 TL ödemek durumundasınız…
HİERAPOLİS ARKEOLOJİ MÜZESİ
En büyük yapılar olan Roma Hamamı, kütüphane ve gymnasium
bölümleri müze olarak hizmet vermektedir. Bu müze büyük bir tarih ve sanatı
barındırıyor bünyesinde.. Kendinize yapacağınız yatırımın en güzel
parçalarından biri olmaya aday...
Lahitler ve Heykeller Salonu: Hierapolis ve Laodikeia antik
kentlerinde ortaya çıkan eserler burada bulunuyor. Dionysos heykeli bu salonda
bulunmaktadır. Laodikeia'da bulunan Sidemara tipi lahit mutlaka görmeniz
gereken eserlerin başında geliyor.
Küçük Buluntular Salonu: Birçok uygarlığa ait testi, kaplar,
takılar, kolyeler gibi eserlerin bulunduğu salondur.
Göz Alıcı Sikkeler: Altın, gümüş ve bronz sikkeler bu salonda
sergilenmektedir.
Tiyatro Buluntuları Salonu: Bence müzenin en güzel salonu burası..
Sürekli gezerek hakkında biraz bilgi edindiğim heykeller artık heyecanla
baktığım sanat eserleri oldu. Bu salonda da birçok güzel heykel bulunuyor.
Tanrıça Athena heykeli bu salondaki en değerli parça. Genellikle burada
göreceğiniz eserler Hierapolis Tiyatrosu kazısında bulunan eserler. Rölyefler,
yazıtlar ve heykellerin hepsi birbirinden muhteşem...
ULAŞIM VE KONAKLAMA
Pamukkale ve Hierapolis, Denizli iline bağlı olup hem karayolu ile
hem de havayolu ile ulaşım imkanına sahiptir. İstanbul'dan araç ile 7 saatte ulaşabilirsiniz.
Konaklama için yakınlarda birçok otel bulunuyor. Hafta içi
giderseniz rahatlıkla yer bulabilirsiniz ancak hafta sonu gidecekseniz mutlaka
rezervasyon yaptırmanızı öneririm.
Tabii Pamukkale'ye kadar gelmişken 1,5 saat mesafedeki Salda Gölü'ne de bir gününüzü ayırmanızı tavsiye ederim. Salda Gölü ile ilgili tüm detaylara buradan ulaşabilirsiniz.
Şimdiden iyi tatiller...
Tabii Pamukkale'ye kadar gelmişken 1,5 saat mesafedeki Salda Gölü'ne de bir gününüzü ayırmanızı tavsiye ederim. Salda Gölü ile ilgili tüm detaylara buradan ulaşabilirsiniz.
Şimdiden iyi tatiller...
Yorumlar
Yorum Gönder