Roma'ya bir de 3 kere giden birinin gözünden bakın..
Roma’ya üçüncü gelişim olsa da yine o kadar büyük bir heyecanla geldim ki anlatamam. Her köşesi her binası
birbirinden güzel olan bu şehri gezmek büyük keyif veriyor bana.. Hele de bu
kadar tarihi geçmişe ve zenginliğe sahip insanları izlemek inanılmaz bir
mutluluk… Düşünsenize her gün Collesium’un önünden geçerek işinize
gidiyorsunuz! ya da evinizin balkonundan Collesium görünüyor! Aslında turist
olarak gezmeyi bu yüzden seviyorum. Uzun zaman kaldığınızda veya o şehirde
yaşadığınızda mutlaka ki o şehrin sorunlarını, insanların sıkıntılarını da
görüyorsunuz ama bir şehirde 2-3 gününüz varsa ne kadar muhteşem olduğu kalıyor
aklınızda.. Ben de bunun için yaşamayı, hayalimin bu olmasını çok seviyorum,
gerçek bir mutluluk kaynağı gibi geliyor bana gezmek.. Her şeyden uzakta,
istediğin şekilde ve düşünmek zorunda olmadan kendinle baş başasın… İnanıyorum
ki gezmeye başlayan herkes değişmiştir bir yerlerde… Bir çeşmenin başında, bir restoranda
yemek yerken konuştuğu diğer bir turistle veya çok etkilendiği bir sokakta
çünkü yaşamak zorunda olduğu hayattan bağımsız bir hayat kuruyor kendine kısa
sürede.. Benim için de gezmek bu yüzden çok önemli..
E tabi gezmek demişken de tabiiki
–bence- Dünya’nın en güzel ülkesi İtalya’nın başkenti Roma’yı anlatmadan olmaz.
Roma’da görülecek o kadar çok yer
var ki hangi birini gezsem diye düşünüyoruz her gidişimizde.. Benim tavsiyem
önceden kesinlikle program yapmanız. Çok fazla turist çeken şehirlerden biri
olduğu için çok kalabalık oluyor ve çok uzun kuyruklar oluşabiliyor ki bu
kuyruklar da çok sıcaklarda veya çok soğuklarda sizler için zorlu dakikalara
sebep olabilir.
Roma, yaklaşık 4 milyon nüfusu ile Lazio bölgesinin
ve İtalya’nın başkenti… İtalya bildiğiniz gibi Avrupa Birliği ülkesi ve para
birimi olarak Euro kullanmakta…
Roma’da iki adet hava alanı
bulunuyor. Leonardo da Vinci hava alanının diğer bir adı da Fiumicino
hava alanıdır. Merkeze daha uzak olan bu hava alanından yaklaşık 40 dakikalık bir
yolculuk sonrasında merkeze ulaşabilirsiniz. Diğer hava alanı ise Ciampino
hava alanı, merkeze yaklaşık 15 dakikalık bir mesafede yer alıyor. Eğer otelden
transfer talep ettiyseniz mutlaka hava alanı ismine dikkat etmeniz gerekiyor.
Merkez istasyon olan Termini’ye ise hava alanlarından tren veya otobüs ile
gidebilirsiniz. En uygun seçenek ise shuttle’lar. Yaklaşık 4-5€’ya merkeze
ulaşım sağlayabilirsiniz.
Gezerken hem zamandan hem de
paradan tasarruf yapmak için en iyi yol “Roma Pass” kartını almak. Bu kartı
kalacağınız gün sayısına göre alıp hem turistik merkezleri rahatlıkla gezip hem
de otobüs, metro gibi ulaşım araçlarını sınırsızca kullanabilirsiniz. Biz 3 gün
için Nisan 2018’de 38,5 euro ödedik. Roma pass ile ilgili tüm detaylar için buraya
tıklayınız. Roma pass’i internet sitesinden alabileceğiniz gibi oraya
gittiğinizde büfelerden de alabilirsiniz.
Öncelikle ulaşım konusunda
Roma’nın çok da iyi olduğunu söyleyemeyeceğim. Bazı noktalara metro ile
ulaşmanız pek mümkün değil ancak otobüs ve metro ile her yere kolaylıkla
ulaşabilirsiniz. Günlük metro bileti 7€.
Tabi Roma sokaklarının tadını çıkaralım derseniz bence en mükemmel seçenek
yürümek J Bizim de ilk tercihimiz
her zaman yürümek oluyor. Mesela şu anda bu yazıyı yazarken hem sağ hem de sol
ayağımda 2 adet kocaman yara bandı var JJJ Ee her
gezmenin bir bedeli oluyor..
Gezilecek yerleri anlatmaya
başlamadan önce İtalya’nın –bence- en kötü yanı olan hırsızlıktan da söz
etmeliyim. Dünyada maalesef ki hırsızlıkla da ünlenmişler. Gerçekten de öyle
bir hırsızlık yapılıyor ki adeta üzerinizden eşyalarınız alınsa ruhunuz
duymuyor. Bu nedenle gezerken çok dikkatli olmanızı, değerli eşyalarınızı göz
önünde tutmanızı öneririm.
Gezilecek yerlere gelirsek;
Trevi Çeşmesi – Fontana di Trevi
Roma denince sanırım herkesin
aklına gelen yer burası.. Dizilerde, filmlerde, kitaplarda hep baş roldedir
bence hakkıdır da.. Muhteşem bir yapıya sahip her bir noktası dakikalarca
baktırıyor kendine.. Kesinlikle hem gündüz hem de gece görülmeli. Her ikisi de
birbirinden büyüleyici.. Türkler arasında Aşk Çeşmesi olarak biliniyor ancak
söylemem gerekir ki sadece Türkler böyle diyor J Dilek
çeşmesi de değil kendisi. Sağ elinizle sol eliniz üzerinden para atarsanız
havuza tekrar Roma’ya gelirsiniz deniyor ki ben 2 defa attım ve şu anda yine
Roma’dayımJ Gerçekten inanıyorum.
Yine attım yine geleceğim J Bakalım
4. Roma ne zaman olacak? J
Size küçük de bir tüyo J Efendim oraya gittiniz para atacaksınız bir bakıyorsunuz ki paraya Euro..ay yazık parama diyorsunuz ki haklısınız bu nedenle yanınızda 5 kuruş, 10 kuruş bulundurursanız Roma’ya tekrar gelmek için çok fazla para atmış olmazsınızJJJ Özellikle bu havuzdan yüzlerce Euro çıktığını hepiniz duymuşsunuzdur. Umarım siz de para attıktan sonra tekrar gelirsiniz. Bana haber vermeyi de unutmayın bakalım gerçekten işe yarıyor mu J
2013 |
Size küçük de bir tüyo J Efendim oraya gittiniz para atacaksınız bir bakıyorsunuz ki paraya Euro..ay yazık parama diyorsunuz ki haklısınız bu nedenle yanınızda 5 kuruş, 10 kuruş bulundurursanız Roma’ya tekrar gelmek için çok fazla para atmış olmazsınızJJJ Özellikle bu havuzdan yüzlerce Euro çıktığını hepiniz duymuşsunuzdur. Umarım siz de para attıktan sonra tekrar gelirsiniz. Bana haber vermeyi de unutmayın bakalım gerçekten işe yarıyor mu J
Trevi Çeşmesi’ne baktığınızda
sizi ilk karşılayan Neptün olacaktır. Neptün Roma mitolojosinde deniz tanrısı.
Bana tanıdık geliyor diyeceksiniz. Evet kesinlikle tanıyorsunuz, Neptün Yunan
mitolojisindeki Poseidon’un Roma’ya uyarlanmış hali J en azından kibarca böyle diyebiliriz. Roma’nın
her yerinde Yunan eserlerine rastlamanız mümkün bunun yanı sıra gördüklerinizin
çoğu da Yunan eserlerinden veya mitolojisinden esinlenilmiş olanlar. Bunun en
net örneklerini Vatikan müzelerinde görebilirsiniz.
Metro ile kırmızı hattaki
Barberini durağında inip bir süre yürüdükten sonra Trevi Çeşmesi’ne
ulaşabilirsiniz. Kahverengi oklar sizi yönlendirecektir.
Quirinale Meydanı - Piazza del Quirinale
Benim kaybolarak tesadüfen bulduğum meydandır :) Meydan cumhurbaşkanlığı sarayını barındırması sebebiyle oldukça önemli olsa da ortasındaki obelisk ve çevresindeki heykeller sanatsal olarak meydana daha büyük bir önem kazandırmıştır. Meydan adını aynı zamanda Quirinale Sarayı'ndan almıştır. Sarayı da vaktiniz varsa gezmeniz mümkün.
Meydan aynı zamanda Roma'nın yüksek tepelerinden biridir. Vaktim olduğu için meydanın merdivenlerinde oturup hem meydanın hem de Roma ile bu meydanı birbirine bağlayan dar İtalyan sokaklarının tadını çıkarmıştım.
Quirinale Meydanına en yakın metro durağı kırmızı hattaki Barberini durağıdır. Kısa bir yürüyüş sonrasında meydana ulaşabilirsiniz.
Colonna Meydanı - Piazza Colonna
Roma'nın görülmesi gereken meydanlarının başında geliyor. Bu meydanı görülmesi gerekenler listesine taşıyan ise 193 yılında inşa edilen Marcus Aurelius sütunudur... Sarmal bir şekilde Roma zafer sütunu olarak tasarlanmıştır. Marcus Aurelius'un Germenlere karşı aldığı zaferi anlatmaktadır.
Hükümet binası ve başbakanlık ofisi de bu meydanda yer almaktadır.
Colonna Meydanı'na en yakın metro durağı kırmızı hattaki Barberini durağıdır. Barberini durağında indikten sonra kısa bir yürüyüş ile meydana ulaşabilirsiniz.
Colessium – Colesseo
Roma’nın en bilinen, en
etkileyici yapılarından biri. Şu anda Dünya’nın yeni 7 harikası listesinde
bulunuyor. Yakından görmeden asla ne kadar
güçlü bir yapı olduğunu anlayamıyorsunuz. Önünde oturup, neler
yaşandığını hayal etmek ise gerçekten inanılmaz bir duygu.
Giriş 2018 Nisan ayı itibariyle 12
Euro. Roma Pass geçerli olduğu için biz bilet almadan öncelikli olarak
Colessium’a giriş yaptık. Yüzyıllardır nasıl ayakta durduğuna
inanamayacaksınız.
Dünya’nın yeni yedi harikasından
biri olan Collesium’u birçok filmde veya dizide görmüşsünüzdür ancak yine de
detaylarını da paylaşmak istiyorum. M.S 80 yılında tamamlanan Collesium, 100
gün 100 gece süren oyunlarla açıldı. 80 kapısı bulunuyor ve 50.000 kişilik bir
kapasiteye sahip. Hepimizin de bildiği gibi birçok hayvan ve gladyatör
dövüşlerine ev sahipliği yapmış ve yüzlercesinin de ölümüne sebep olmuştur.
Ayakta kaldığı yüzlerce yılda oldukça zarar görmüş olsa da ana hatlarının hala
dimdik ayakta olması hayal gücünüze oldukça büyük bir katkı sağlıyor. Hemen orta
kısımda bulunan labirentlere baktığınızda burada bulunan hayvanlar ve
gladyatörler gözünüzün önüne geliyor adeta…
Metro ile mavi hattaki Colesseo
durağında inerek ulaşabilirsiniz. Herhangi bir etkinlik olması durumunda
Colesseo durağı kapalı ise en yakın durak yine mavi hattaki Cavour durağı. Biz
Roma maratonu için gittiğimizde maraton günü neredeyse tüm gün durak kapalıydı
ve ulaşım için Cavour durağını kullanmak zorunda kaldık.
Collesium ile Venezia Meydanı -
Piazza Venezia’yı birbirine bağlayan “Fori
Imperiale” Caddesi de mutlaka görmeniz gereken caddelerden biri… Çok canlı
ve çok fazla resim yapan, gösteri yapan birçok kişiyi burada görebilirsiniz.
Sprey boyalarla 5-10 dakika gibi kısa sürede inanılmaz güzel Roma manzarası
resimleri yapıyorlar… Onların bu şovunu izleyebilir isterseniz de hediyelik
olarak da alabilirsiniz ancak toplu olarak bir şov izlediğinizde cüzdanınıza
veya çantanıza çok çok dikkat etmeniz gerekiyor.
Constantinus Kemeri
Kolezyum’un hemen yanında bulunan
kemer Roma’nın ünlü eserlerinden biri. İlk Hristiyan İmparator olan Constantine’in
zaferi için 315 yılında dikilmiştir. Kemer üzerinde uzun bir yazı ve
kabartmalarla bu zafer anlatılır. Olağanüstü detaylara sahip olan bu kemere
bakmaya doyamayacaksınız… Collesium ve bu kemeri görünce İtalya’nın eserlerine
ne kadar önem verdiğini ve nasıl koruduğunu imrenerek anlıyorum.
Metro ile mavi hattaki Colesseo
durağında inerek ulaşabilirsiniz. Metro durağından çıkar çıkmaz Kolezyum'u ve Konstantin Kemeri'ni göreceksiniz.
Roma Forumu
Collesium’un hemen yanında
bulunan Roma Forumu görülmesi gereken yerlerin başında yer alıyor. Roma Pass’in
de geçerli olduğu forumda girişte iki sıra bulunuyor. Biri bilet sırası diğeri
ise Roma Pass ile hızlı geçiş hakkı olanların sırası… Biz Roma Pass ile kısa
sürede giriş yaptık. Roma Pass sahibi olmayanlar için giriş ücreti 18 Euro.
Attığınız her adım sanki yüzlerce
yıl öncesinde atıyormuşsunuz hissi veriyor size…
Roma’nın da buradan büyüdüğüne
inanıldığı için Forum’u gezmek sanki Roma’yı tamamen gezmek gibi hissettiriyor
ve tarihe tanıklık etmek gibi…
Roma Forumunda benim en çok
sevdiğim yer Palatino Tepesi.. Roma
manzarasını yukarıdan adeta bir kartpostal gibi bu nedenle de Palatino Tepesi
oldukça popüler bir hale geldi.
Palatino Tepesi'nin yanı sıra birçok eser de bulunuyor:
Palatino Tepesi'nin yanı sıra birçok eser de bulunuyor:
Castor ve Pollux Tapınağı,
Romulus Tapınağı, Satürn Tapınağı, Vesta Tapınağı, Venüs ve Roma Tapınağı, Aemilia
Bazilikası, Julia Bazilikası, Septimius Severus Kemeri, Titus Kemeri, Rostra,
Hostilia Mahkemesi, Maxentius ve Konstantin Bazilikası, Tabularium, Antoninus
ve Faustina Tapınağı, Urbi Göbeği ve Sezar Tapınağı forumda bulunan eserlerdir. Bu eserlerden bazıları oldukça düzgün bir şekilde günümüze kadar ulaşmıştır.
Castor ve Pollux Tapınağı, M.Ö. 484 yılında Regillus Gölü Savaşı zaferi için yapılmıştır. Ben yine Yunan mitolojisine bağlayacağım ve siz yeter diyeceksiniz ama benim bir suçum yok :) Castor ve Pollux, Yunan mitolojisindeki Zeus ve Leda'nın ikiz çocuklarının Roma mitolojisindeki karşılığıdır :) Tapınaktan kalan 3 büyük sütundan hemen tanıyabilirsiniz.
Satürn Tapınağı, M.Ö 497 yılında Satürn'e adanmıştır. Daha sonra M.S 43 yılında yeniden inşa edilmiş ve günümüzde ayakta duran sütunlar sonradan inşa edilen tapınağa aittir.
Septimius Severus Kemeri, Roma Forumunda bulunan en etkileyici yapılardan biri. 199 yılında tamamlanmış ve yine kazanılmış bir zafer için dikilmiştir. Üzerindeki detaylar gerçekten inanılmaz ve bu kemer günümüze kadar çok da fazla bozulmadan ulaşmış.
Roma Forumu'nu tamamen yazarsam hem sayfalar sürer hem de sıkılırsınız :) O yüzden birkaç önemli eseri yazıyorum. Detayları oraya gittiğinizde okuyabilirsiniz.
Metro ile mavi hattaki Colesseo durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Metro ile mavi hattaki Colesseo durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Venezia Meydanı - Piazza Venezia
Venezia
Meydanı kesinlikle görmeniz gereken yerler listesinde olmalı..
Özellikle de İtalyanların “beyaz diş” lakabını taktığı ve Roma’nın görüntüsünü
bozduğu gerekçesiyle sevmedikleri, istemedikleri 1800’lü yıllarda yapılan Vittorio
Emanuele II Abidesi kesinlikle
görülmeli… Görüntü olarak Roma’ya yakışmadığını düşünsem de kendi içinde
değerlendirildiğinde çok güzel detaylara, heykellere hakim bu yapı…
Vittorio
Emanuele metro durağında inerek meydana ulaşabilirsiniz.
İspanyol Merdivenleri – Scala di Spagna
Serhat’a göre “merdiven işte!”
bana göre ise Roma’nın simgelerinden biri.. Bu merdivenler aynı zamanda
İspanyol meydanını (Piazza di Spagna) Trinita
dei Monti kilisesine bağlıyor. 1723-1725 yılları arasında kum saati
biçimiyle inşa edilmiş. Günün her saatinde, yılın her mevsiminde oldukça
kalabalık oluyor. Gençler için buluşma noktası olmasının yanı sıra turistlerin
de ilgi odağı olunca burada eğlence de kaçınılmaz oluyor. Eğer şanslı iseniz
çok güzel zaman geçirebilirsiniz… Merdivenlerde oturup Roma’nın tadını
çıkarabileceğiniz gibi bu merdivenleri çıkıp hem kiliseyi gezip hem de
yukarıdan manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Tabi 135 basamak çıkmak
isterseniz J
Merdivenlerin tam karşısında yine
dünyaca ünlü markaların bulunduğu “Via
Condotti” yani Condotti Caddesi
bulunuyor. Alışveriş yapmayacaksınız bile görmenizi tavsiye ederim. İnanılmaz
lüks mağazalar var ve hepsinin bir arada olması güzel bir görüntü yaratıyor.
Ama tabi benim düşüncem Roma’ya biraz ters düştükleri yönünde.. Roma benim
gözümde “tarih” olduğu için lüksle aynı kefeye koyamıyorum açıkçası.. Yine de
caddeyi gelmişken görmemek olmaz J
Kırmızı hattaki Spagna durağında
inerek meydana ve merdivenlere ulaşabilirsiniz.
Fontana della Barcaccia
İspanyol merdivenlerinin hemen
altında bulunan ünlü çeşme barok tarzda 1627 yılında inşa edilmiş. 1598 yılında
Tiber Nehri’nin taşması sonucu bu meydan sular altında kalmış, suların
çekilmesinden sonra da meydanda bir gemi kalmıştır. Bu nedenle de çeşme batık
bir gemi şeklinde yapılmıştır. Benim en sevdiğim zaman ise bu çeşmenin başında
şarkı söyleyen bir grup olduğu zaman..
Pantheon
Roma’daysam sanırım en keyif
aldığım yerlerden biri Pantheon ve Pantheon’un bulunduğu meydan.. En güzel manzaralardan
birini bulmak için kesinlikle en doğru adres burası…
Pantheon Yunanca’da “Tüm
tanrıların tapınağı“ anlamına geliyor. Belki de ismi Yunanca’dan geliyor diye
beni de bu kadar çekiyor kendine J 43 metre
çapındaki kubbesiyle büyük bir güneş saatidir aynı zamanda… M.S 110-120
yıllarında yapılmış ve günümüze oldukça mükemmel bir biçimde ulaşmıştır.
Mimarisinin yanı sıra ünlü Raffaello’nun lahdini bulundurmasıyla da önem
kazandırmıştır. İçerisinde bulunan heykeller de sizi büyüleyecektir. Her köşesi
sanatla dolu olan Roma’ya o kadar yakışan bir meydan ki… Kesinlikle kaçırmayın
derim J 08:30-19:30 saatleri
arasında hizmet veriyor ve girişi de ücretsiz.
Pantheon’a yakın bir metro durağı
maalesef bulunmuyor ancak kırmızı hattaki Spagna durağında inip 10-15 dakikalık
bir yürüyüş sonrasında Pantheon’a ulaşabilirsiniz.
Chiesa di Sant’Ignazio di Loyola
Çok turistik bir yer olmadığı
için fazla bilinen bir kilise değil ancak kesinlikle ve kesinlikle görmenizi
tavsiye ederim. Diyeceksiniz ki bu kiliseyi bu kadar özel yapan nedir?
İnanılmaz muhteşem bir tavan freski bulunuyor. 3 boyutlu gibi duruyor ve yıllar
önce böyle bir resmin nasıl yapıldığını anlayamadan dakikalarca
izleyebiliyorsunuz. Tam pencerenin kenarında sanki bir el varmış gibi görünmüyor mu sizce de?
Pantheon’un hemen solunda yer
alıyor bu nedenle Pantheon’a kadar gelmişken 10 dakikanızı ayırmanızı ve Andrea
Pozzo tarafından yapılan freskleri görmenizi tavsiye ederim Kilise 09:00-19:00
saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilir.
Hadrian Tapınağı
Kocaman Yunan sütunlarıyla hemen
kendini belli ediyor. Gece ışıklandırmasıyla da gerçekten olağanüstü görünüyor.
Daha önceleri Neptün Bazilikası olarak bilinen bu tapınak 145 yılında yapılmış.
Pantheon’un hemen karşı sokağında Piazza di Pietra’da bulunan tapınağın
sütunlarını görmeden dönmeyin J
Navona Meydanı – Piazza Navona
Roma’nın en güzel meydanlarından
biri kesinlikle… Bir bankta oturup plastik bardakla şarap içip bu meydanı
izlemek çok keyifliydi J
Turistlerin de yerli halkın da tercihi olduğu için kalabalık olması meydanı
daha da cazip hale getiriyor. İnanılmaz güzel çeşmelerin olduğu meydan geceleri
çok da romantik olabiliyor JJJ Meydanda
aynı zamanda birçok ressamı da görebilirsiniz. Eğer isterseniz portrenizi
yaptırıp hatıra olarak da saklayabilirsiniz.
Meydandaki birçok kafenin yanı sıra çok önemli saraylar ve eserler de bulunuyor. Bunların ilki “Dört Nehir Çeşmesi – Fontana Dei Quattro Fiumi” Bernini tarafından yapılmış olan bu çeşme Nil, Ganj, Tuna ve Rio de la Platta nehirlerini simgeliyor. Çeşmenin detayları da gerçekten olağanüstü.. Bakmaya doyamayacaksınız..
Palazzo Pamphilij, Sant’Agnese in
Agone Kilisesi, Del Moro Çeşmesi - Fontana Del Moro, Braschi Sarayı – Palazzo
Braschi meydandaki diğer görülmesi gereken eserler ve yapılar..
Navona Meydanı da maalesef metroya
yakın olmayan meydanlardan biri. En yakın metro istasyonu kırmızı hatta bulunan
Spagna durağı, bu durakta inip yürüyerek veya otobüs ile meydana
ulaşabilirsiniz.
Castel Sant Angelo – Sant Angelo Kalesi
Gördüğüm en güzel, en sağlam
kalelerden biri burası. Roma denince gözünüzün önüne kesinlikle bu resim
gelecektir. 135 yılında İmparator Harianus’un isteği üzerine yapılmış. Önce
anıt mezar daha sonra da kale ve hapishane olarak kullanılmış. Tiber Nehri
kıyısında bulunan bu kale şu anda müze olarak hizmet vermektedir.
Kaleye ulaşan köprü ve üzerindeki heykellerle görkemli bir görünüşe sahip…Vatikan’a da yakın olması sebebiyle de ayrı bir öneme sahiptir. Roma’ya kadar gelmişken Vatikan’ı da gezmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Vatikan’ın tüm detayları için tık tık :)
Kalenin en üst noktasından çok
güzel bir Roma manzarası olduğunu da belirtmeliyim ancak biz gittiğimizde
inanılmaz bir sağanak yağış olduğu için çok da keyfini çıkaramadık L
Kaleye giriş ücreti Nisan 2018’de
14 € ancak Roma Pass ile ücretsiz olarak giriş yapabilirsiniz.
Kaleye en yakın metro
istasyonları kırmızı hatta bulunan Lepanto veya Ottaviano-San Pietro
duraklarıdır. Bu duraklardan birinde inip kısa bir yürüyüş sonrasında kaleye
ulaşabilirsiniz.
Popolo Meydanı – Piazza del Popolo
Roma’nın en büyük meydanıdır. Çok
canlı, çok tatlı bir meydan.. Bu meydanda büyük olması sebebiyle birçok turisti
bisikletle, patenle veya ginger ile gezerken görebilirsiniz.
Meydanda Santa Maria del Popolo Kilisesi de bulunuyor. Diğer kiliselerden
pek bir farkı yok ve de çok da büyük bir sanatsal önemi olmadığı için vaktiniz
çok fazla ise gezmenizi öneririm. Ancak dışarıdan mutlaka görmelisiniz ki tipik
bir Roma kilisesi denebilir.
Meydanın her iki tarafındaki
Neptün Çeşmeleri de meydana ayrı bir güzellik katmış. Yunan Mitolojisindeki
deniz tanrısı Poseidon, Roma Mitolojisinde tıpatıp aynı olarak ancak Neptün
ismi ile kendine yer bulmuş.:) Yine Neptün’ü Trevi Çeşmesi’nde görkemli bir
şekilde görmüştük.
Meydanın bir ucunda Borghese
Parkı bulunuyor. Yeşillikler içinde sessiz ve güzel bir yürüyüş için ideal bir
park… Biz biraz yürüyüp daha sonra pakın içinde bulunan gölette sandal
kiralayıp gezmiştik. Göletin hemen kenarında Villa Borghese muhteşem sütunları karşılayacak sizi… Sütunların
üzerinde yazan “ΑΣΚΛΗΠΙΩΙ ΣΩΤΗΡΙ” yazması da benim için hem günün sürprizi hem
de sevinç kaynağı oldu J
Biliyorum hep Yunanca anlatıyorsun diyeceksiniz ama her yerde var ne
yapabilirim J Parkın içerisinde bir de
hayvanat bahçesi bulunuyor ancak biz hayvanat bahçesine gitmeme kararı
aldığımız için hiç uğramadık.
Diğer tarafta meydan “Via del Corso”ile bağlanıyor. Via del Corso Roma’nın en meşhur, en lüks mağazalarının bulunduğu yaklaşık 1.5 kilometrelik caddedir. Cadde mutlaka görmeniz gereken caddelerin başında yer alıyor. Çok şık İtalyan kadınlarını da bu caddede görebilirsiniz.
Kırmızı ve yeşil hatta bulunan Flaminio-Piazza
del Popolo metro durağında inerek meydana ulaşabilirsiniz.
S.Giacomo in Augusta Bazilikası
Via del Corso'da bulunan barok tarzdaki bazilikadır. Augustus mozalesine komşu olmasından dolayı bu ismi almıştır. 1339 yılında inşa edilmiş olup, 1592 yılında Francesco da Volterra tarafından yeniden inşa edilmiş. İçerisinde çok fazla önemli resim barındırıyor. Popolo Meydanına kadar gelmişken görmeden dönülmemeli..
Spagna veya Flaminio-Piazza del Popolo metro durağında inerek ulaşabilirsiniz.
S.Giacomo in Augusta Bazilikası
Via del Corso'da bulunan barok tarzdaki bazilikadır. Augustus mozalesine komşu olmasından dolayı bu ismi almıştır. 1339 yılında inşa edilmiş olup, 1592 yılında Francesco da Volterra tarafından yeniden inşa edilmiş. İçerisinde çok fazla önemli resim barındırıyor. Popolo Meydanına kadar gelmişken görmeden dönülmemeli..
Spagna veya Flaminio-Piazza del Popolo metro durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Santa Maria Maggiore Bazilikası
Cavur Caddesinde bulunan bu
bazilika, Roma’nın en önemli bazilikalarından biri..Dışı kadar içi de inanılmaz
bir güzelliğe sahip. İçindeki sütunlar, heykeller sizi oldukça etkileyecektir.
Tavan süslemeleri, freskler gerçekten sanatın merkezi İtalya’da olduğunuzun
adeta bir kanıtı…
Michelangelo’dan da zamanında
birçok eser isteyen, sanata büyük önem veren Papa V.Sixtus’un izlerini bu
bazilikada görebiliyoruz. Bazilika önündeki dikilitaş V.Sixtus tarafından
dikilmiş. Bu dikilitaşın yanı sıra Papa V.Sixtus’un mezarı da burada bulunuyor.
Michelangelo’nun hayatını okurken çok sık karşıma çıkan bu papanın sanata
bakışına saygımdan dolayı mezarının olduğu yere gitmeden dönmek istemedim…
07:00-19:00 saatleri arasında
ücretsiz olarak gezilebilir.
Mavi hatta bulunan Cavour veya
kırmızı ve mavi hatta bulunan Termini durağında inip kısa bir yürüyüş
sonrasında kiliseye ulaşabilirsiniz.
St. John Lateran Bazilikası
4.yüzyılda Constantinos tarafından barok tarzda inşa edilmiş olup, en önemli, en eski katolik kiliselerden biridir. Önemi bir zamanlar papaların burada taç giymesinden ve ikamet etmesinden ileri geliyor. Özellikle dış cephedeki heykelleri ve iç dizaynı inanılmaz bir sanat eseridir. Muhteşem tavanı ve içerideki heykeller ve fresklerle gezilecek yerler listenize girmeyi hakettiğini söylemeliyim.
San Giovanni metro durağında inerek bazilikaya ulaşabilirsiniz.
St. John Lateran Bazilikası
4.yüzyılda Constantinos tarafından barok tarzda inşa edilmiş olup, en önemli, en eski katolik kiliselerden biridir. Önemi bir zamanlar papaların burada taç giymesinden ve ikamet etmesinden ileri geliyor. Özellikle dış cephedeki heykelleri ve iç dizaynı inanılmaz bir sanat eseridir. Muhteşem tavanı ve içerideki heykeller ve fresklerle gezilecek yerler listenize girmeyi hakettiğini söylemeliyim.
San Giovanni metro durağında inerek bazilikaya ulaşabilirsiniz.
Santa Maria Degli Angeli Kilisesi
Oldukça önemli kiliselerin
başında yer alıyor. Tabi bu önem sadece dinsel yönünden kaynaklanmıyor. Galileo’nun
Sarkacı ve güneş saatinin burada olması bu kiliseyi diğerlerinden ayırıyor.
Tabi Michelangelo’nun bu kiliseyi tasarlamış olması da burayı eşsiz bir sanat
eseri haline getiriyor.
Bernini heykellerini de
barındıran kilise Repubblica yani Cumhuriyet Meydanında bulunuyor.
Kırmızı hatta bulunan Repubblica-Teatro
dell’Opera metro durağında inerek buraya kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
Trastevere
Vakti olanlar için listede olması
gereken bir yer Trastevere, Tiber’in karşı yakası… Özellikle pizza ve şarap
severlerin mutlaka uğraması gereken yerlerden biri olduğu söyleniyor. Yemek için
önceden belirlediğim yerler olduğu için burada yemek yemedik ama bir sonraki
Roma (doyamadı) seyahatimde mutlaka deneyeceğim. Mükemmel dar İtalyan
sokakları, şirin evleri ile görsel bir zevk burada olmak.. Bir vespa kiralayıp
bu sokakların tadını çıkarmak isteyeceksiniz..Ev yapımı makarna almak için de
burası kesinlikle doğru tercih… Tabi Roma’da gezerken pazara rastlarsanız oradaki
makarnaları da kaçırmayın derim J Tabi bu
makarnaları alıp İtalyan usulü ile pişirmezseniz aynı keyfi alamayacaksınız.
Eğer üzerinde dakika yazıyorsa ona uyun yoksa elinizde kocaman bir hamur kütleniz
olabilir J unutmayın onlar makarnayı
“al dante” yani “dişe gelir” pişiriyorlar JJJ
Barberini Meydanı – Piazza Barberini
Roma’nın görülmesi gereken
meydanlarından biri. Bu meydanı görülmesi gerekenler listesine taşıyan ise
Bernini tarafından yapılan Tritone Çeşmesi'dir. Bernini, Poseidon’un oğlunu yarı
insan yarı balık olarak tasvir etmiş. Alt kısım dört adet balıktan oluşuyor. Meydanda
bulunan Palazzo Barberini de ziyaret edilebilir ancak bizim vaktimiz yetmediği
için biz gezememiştik. Bir sonraki Roma’da gezebilir miyiz dersiniz? JJJ
Kırmızı hatta bulunan Barberini-Fontana
diTrevi metro durağında inerek direkt olarak meydana ulaşabilirsiniz.
Bocca della Verita – Mouth of Truth
Gerçeğin ağzı olarak Türkçe’ye
çevrilebilir. Filmlere de konu olmuş. Bir inanışa göre elinizi bu ağza
soktuğunuzda yalan söylemişseniz elinizi kaptığı söylenir. Buralara kadar
gelmişken siz de bir test edin bakalım işe yarıyor mu JJJ
Month of Truth, Santa Maria in Cosmedin kilisesinde bulunuyor. 1.yüzyılda yapıldığı bilinse de hangi amaçla yapıldığı hala bilinmemektedir.
Mavi hatta bulunan Circo Massimo durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Roma'ya en yakın görülmesi gereken yerlerden biri de tabii ki Pisa.. Kısa bir tren yolculuğu ile çok rahat ulaşabileceğiniz bu küçük kasabayı ve tabii ki olağanüstü eserleri görmeden dönmeyin :) Pisa gezi notlarına buradan ulaşabilirsiniz.
Mavi hatta bulunan Circo Massimo durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Roma'ya en yakın görülmesi gereken yerlerden biri de tabii ki Pisa.. Kısa bir tren yolculuğu ile çok rahat ulaşabileceğiniz bu küçük kasabayı ve tabii ki olağanüstü eserleri görmeden dönmeyin :) Pisa gezi notlarına buradan ulaşabilirsiniz.
YEME – İÇME
E İtalya’ya gelince ilk akla
gelen dondurma oluyor ki biz sanırım nefret edene kadar her yerde yedik J Herhangi bir dükkan söylemeyeceğim ancak
beğendiğiniz her yerde gönül rahatlığıyla Roma dondurması yiyebilirsiniz. Çok
çok çok güzel… İstediğiniz miktara dikkat etmenizi öneririm. Bizde olduğu gibi
3-4 top söylerseniz yemeniz imkansız bir miktarda dondurmanız olacaktır J Benim tavsiyem sizden önce alanlara bakmanız veya
1 top söyleyerek denemeniz J
Özellikle yazın gidenlere bir uyarı: dondurmalar çok çabuk eriyor, hemen
keyfini çıkarın J
Tabiki Roma diyince akla ilk
gelen tatlı Tiramisu oluyor. Tiramisu için en en en iyi tercih
kesinlikle “Ristorante da Giggi”.
Yemekleri için bir şey diyemem ama tiramisusu inanılmaz güzel… 2013’te yemiştik
ve 5 yıl boyunca Türkiye’de tiramisu dedikleri tatlıyı ağzıma sürmedim J Ve ne mutlu ki 2018’de bir daha yiyebildim.. Bir
sonraki Roma tatilini bekliyorum JJJ
Restoran İspanyol merdivenlerinin
hemen karşı sokağında yer alıyor. Adresi: Via delle Carrozze 53-54. Telefon
numarası: +39 06 679 4213
Tiramisu için en iyi
seçeneklerden biri de “Two Sizes”.
İsminden de anlaşılacağı gibi sadece 2 boy tiramisu satıyorlar. Gerçek tiramisu
olmasa da kesinlikle ve kesinlikle bayılacaksınız. Biz ikişer, üçer tane yedik.
Benim tavsiyem çeşitlerin tadına bakmanız açısından küçüklerden birkaç tane
yemek olacaktır J Benim
favorim orijinal olan kahveli oldu ancak antepfıstıklı olanın da oldukça başarılı
olduğunu söyleyebilirim. Navona meydanına oldukça yakın olan yerin adresi: Via
del Governo Vecchio 88.
Benim için İtalya demek muhteşem pizza yemek demek bu nedenle de yemek konusunda biraz hassasım J 3 kere gitsem de her zaman bulamıyorum diye pizza yiyeceğim yeri özenle seçiyorum. Bunun için her zaman “tripadvisor”kullanmanızı tavsiye ederim. Tripadvisor’da kötü yorum fazlaysa mekan gerçekten kötü oluyor. İkinci dikkat ettiğim nokta ise turistik olup olmaması. Eğer çok merkezdeyse, turistlerin ve turların çok sık gittiği yerse istediğim lezzetten biraz uzak oluyor.
Pub Cuccagna
Roma’da kesinlikle 1 numaram
burası… Yıllar önce ilk “Diavola” yediğim yerdi hala aynı lezzeti bulabiliyorum.
Kesinlikle burada pizza veya lazanya yemenizi tavsiye ederim. Eğer hava güzelse
dışarıda tam bir İtalyan sokağında keyifle yemeğinizi yiyip bir şeyler
içebilirsiniz. Yer bulmanız hafta sonu zor olabilir ancak şansınızı deneyin J Şarap içmek için de tercih edilecek yerlerin
başında geliyor. Pizza ve lazanya için ortalama fiyat 8-10€, şarap için tabiî
ki bir fiyat söylemeyiz ancak pizzanızın yanında ortalama bir şarabı 10-15€
gibi bir fiyata içebilirsiniz.
Navona meydanına yakın olan
mekanın adresi: Via Della Cuccagna 17/18 Telefon numarası: +39 06 687 4848
Cantina e Cucina
İtalya’nın en sevdiğim yanı
kendine ait bir yemek kültürünün olması ki pizzalarıyla beni benden alıyor J Biraz yemek yemeyi seviyor olabilirim tabi JJJ Her Roma
tatili sonrasında bir sonraki Roma pizzalarının hayaliyle yaşıyorum. En iyi
tercihlerden biri de burası… Öncelikle söylemek isterim ki Türkiye’de
yediklerinizi burada asla ve asla beklemeyin. Gerçek pizza burada yediğinizdir!
Ancak yemeden önce eğer domuz eti tüketmiyorsanız mutlaka içeriğini sormanızı
öneririm. Pizza öncesinde yediğimiz peynirli patates kızartması da çok çok
güzeldi.. Şarapları da oldukça başarılı olunca inanılmaz keyifli bir yemek
yedik… Mekanın dizaynı da inanılmaz güzeldi..Kesinlikle Roma’ya kadar gelmişken
burada pizza yemeden dönmeyin.. Uzun kuyruklar bekleyebilirsiniz ancak
beklerken sizlere içki ve aperatif bir şeyler ikram ediyorlar, beklediğinize de
pişman olmayacaksınız..
Navona meydanına oldukça yakın
olan yerin adresi: Via del Governo Vecchio 87.
Trattoria dal Pollarola 1936
İtalya’da yediğim en güzel
pizzalardan bazıları kesinlikle buradaydı.. Tripadvisor’da gördüğümüz ve son
anda hadi gidelim diye karar verdiğimiz muhteşem yer… Küçük bir restoran
olduğunu söylemeliyim şanslı iseniz masa bulabilirsiniz. Eğer domuz eti yiyenlerdenseniz “Diavola”yı
kesinlikle tavsiye ederim. Acı salamlı olan bu pizza İtalya’da benim
vazgeçilmezim J Fiyatlardan bahsedecek
olursak ortalama pizza ve makarna fiyatı 10€ civarında, yine ortalama 10€’ya
bir şişe şarap içebilirsiniz, yani Roma için oldukça uygun diyebilirim.
Popola Meydanı’na yakın olan
mekanın adresi: Via di Ripetta 4. Telefon numarası: +39 06 361 0276
Mc
Donald’s bence İtalya için en en en en son seçenek olmalı ama yine de
fikir vermesi için Nisan 2018 itibariyle double cheeseburger menü 5,20€, bu
menüyü bira ile almak isterseniz 5,70€.
KONAKLAMA
Önceliğimizin seyahat etmek
olması artık pek de konaklamaya önem vermediğimiz bir durum oldu bizim için J Yatacak bir yer ve bir duş olması bizim için
yeterli bir konaklama demek J
Şansımıza Roma’da çok şirin bir otelde konakladık. Gitmeden booking üzerinden
ayarlamıştık ve metroya yakın olması çok büyük bir artıydı ki çok tatlı
çalışanları olan tam bir İtalyan oteli çıktı karşımıza… Küçücük bir oda,
küçücük bir yatak ve Roma sokağına açılan panjurlu bir pencere…Hotel Infinito’yu bizim gibi yüksek
beklentili olmayanlara kesinlikle tavsiye ederim..Otelin detaylarını öğrenmek
ve rezervasyon yapmak için booking linkine buradan
ulaşabilirsiniz.
Roma'da sanatın yanında eğlence de istiyorum diyorsanız mutlaka Gardaland'i de görmelisiniz. Gardaland'ın tüm detayları için tık tık :)
Roma'da sanatın yanında eğlence de istiyorum diyorsanız mutlaka Gardaland'i de görmelisiniz. Gardaland'ın tüm detayları için tık tık :)
Yorumlar
Yorum Gönder