2015 yazının en dolu dolu geçen tatili 8 günlük Benelüx-Paris
turu oldu. Uzun zamandır gitmek istediğimiz (özellikle Disneyland) turu fırsat
bulunca hemen aldık. Turla gitme amacımız tamamen ara transferleri sağlamaktı. ve yine rehberimiz Eda Hanım süperdi :) Turda yaşadığımız ufak
problemleri hemen çözüp bizimle çok ilgilendi ve her yerde ilgisi ve bilgisiyle
bize süper bir tur yaşattı.
1.GÜN
İSTANBUL-AMSTERDAM
Turumuz Amsterdam başlangıçlıydı. Atatürk Havaalanından saat
11:05’de THY ile Amsterdam’a hareket ettik. Yaklaşık 3 saatlik bir yolculuk
sonrası Schipol Havaalanına indik. Bagajlarımızı aldık ve tur otobüsümüze binip
otelimize doğru yola çıktık. Otele gidişimiz çok sürmedi çünkü NH SCHİPHOL
Airport otelinde konaklayacaktık J Otelimiz 4 yıldızlıydı, spor
salonu, kapalı yüzme havuzu vs.. ama tabi Amsterdam’a gelmişken otelde vakit
geçirmeyi düşünemezdik ;) odamıza valizlerimizi çıkarıp hemen turla beraber
gezmeye çıktık. Yerel bir çiftliğe gittik ilk önce. İnsanların şehre yakın
yerlerde bu şekilde bir yaşam sürmeli gerçekten özellikle İstanbul’da
yaşayanlar için bir hayal. Sakin, sessiz, sağlıklı ve olağandışı J İnekleri
sevebileceğimiz!!, peynir tadıp, takunya yapımını izleyebileceğimiz bir yerdi.
Başlangıç olarak iyi seçilmiş bir lokasyondu bence. Önce peynir yapımını
izleyip peynir tattık. En beğendiğimiz hardallı peynirden evimize hemen bir
tane aldık (şarapla süper olur diye düşündük) daha sonra takunyaların yapımını
izledik ve almak isteyenler için bir süre alışveriş molası verdik. Giymeyeceğim
bir takunya için 30 Euro vermek istemediğim için ben almadım sadece fotoğraf
çektirmekle yetindim J
Çiftlik Amstel nehrine çok yakındı.. Nehir kenarında birbirinden
güzel evleri ve nehir çevresinde bisikletle gezenleri görünce neden kalabalık
şehirlerin, beton yığınlarının bizi yorduğunu bir kez daha anladım.
Çiftlik sonrası bir değirmene gittik, 10 dakika fotoğraf molası
sonrası aslında bu değirmenin altındaki evin boş olmadığını ve orada yaşayan
ailenin fotoğraf çektirmeye gelen turistlere alışkın olduğunu öğrendik J sanırım Türk
ailelerine göre bir olay değil bu JJJ
Çiftlik turu sonrası merkeze gittik, yaya olarak sokakları gezmeye
başladık. Öncelikle Dam Meydanına gittik. Dam meydanı yılın belli zamanlarında
lunapark kurulacak kadar büyük ve görkemli bir meydan.
Meydanda Madame Thussaud
müzesi hemen gözünüze çarpıyor. Biz internetten “early bird” bileti almıştık
yani saat 11:00’e kadar giriş yapabilecektik ve bu biletin fiyatı normal
biletin yarısı yanı 12.5 Euroydu. 2.gün için yaptığımız planlar arasındaydı
;)
Dam meydanını gezdikten sonra kaçırılmaması gereken ve merakla
beklediğimiz “Red Light”a gittik. Gündüz olmasından dolayı çok ışıklı olmasa da
görülmeye değerdi. Beklentinin çok üstünde olan bir yer bence.. Türkiye’deki
aynı kültüre göre çok daha elit (kibarca söylemem gerekirse) :) Sokağa
adını veren kırmızı fenerlerin yerini kırmızı led lambalar almış. Odalarda
perde kapalı ve kırmızı ışık yanıyorsa oda aktif demek :) “Dünyanın en
eski mesleği”ne sahip bu kişiler Türkiye’dekinin aksine birileri tarafından
çalıştırılmıyor. İstedikleri zaman bu odaları kiralayıp istedikleri zaman bu
mesleği bırakabiliyorlarmış. Mesela merkezden ev alabilmek için kısa bir süre
çalışıp parayı biriktirince işten çıkanlar oluyormuş. Fotoğraf ve video
çekiminin yasak olduğu bu sokaklarda sivil polislerin sıkça dolaşıp güvenliği
sağladığını söyleyebiliriz. Oldukça ilginç ve rahatlıkla gezebileceğiniz bu
sokaklar sizi gerçekten özgürlükler ülkesinde olduğunuza inandırıyor. Herkes
tarafından özgürlükler ülkesi olarak bilinen Amerika’nın tersine bence gerçek
özgürlükler ülkesi kesinlikle “Hollanda”.
Özgürlükler ülkesi demişken Hollanda’da uyuşturucunun ve kumarın
da yasal olduğunu söyleyebilirim. 15 grama kadar uyuşturucu taşıyıp
kullanabiliyorsunuz. Ancak çok dikkat edilmesi gereken nokta uyuşturucunun
özellikle magic mushroom’un ülke dışına çıkışının yasak oluşu…Uyuşturucu
dükkanlarını da sıklıkla görebilirsiniz. Genellikle giriş katlarında olan
dükkanlarda her türlü uyuşturucuyu almadan önce denemeniz mümkün. Satıcılar çok
yardımcı oluyor. Ancak Amsterdam’ın en ünlü uyuşturucusu “Magic Mushroom”. 5
seviyede alabileceğiniz mushroomları mutlaka satıcıya sorarak almanızı tavsiye
ederim. Mushroom’un etkisini şekerin durdurduğunu da aklınızın bir köşesinde
tutmanızda fayda var. Kullanırken yanınızda sprite gibi şekerli bir içecek ya
da 5 Euroya satılan acil durum kitlerinden bulundurmanızı şiddetle öneririm.
Vücudunuz uyuşturucuya alışkın olmadığı için ve mushroom bilinçaltınızı
dışarıya vurduğu için nasıl tepki vereceğinizi bilemezsiniz. “Coffee Shop”ların
düşünülenin aksine kahve dükkanı olmadığını uyuşturucu kullanımı için tasarlanan
kafeler olduğunu bilmek de fayda var. Özellikle “kek” yemek için tercih edilen
bu mekanların da mutlaka görülmesi gerektiği taraftarıyım. Kumara
gelinceeee :) Kumarhaneler giriş katlarında çok büyük ve kapıları
sonuna kadar açık ancak yasak olmadığı için çekici gelmediğinden tüm
kumarhaneler bomboş. Bu serbestliklerin mantığı gençlere yasak koyup onları
özendirmek yerine her şeyi serbest bırakıp daha sağlıklı bir ortamda
yaşamalarını sağlamak. Kulağa garip geldiğinin ve böyle bir şeyin gerçekleşme ihtimalinin
zor olduğunun farkındayım ancak bu serbestlik eğitimle birleştiğinde çok çok
yüksek bir refah düzeyi karşılıyor sizi sokaklarda.. Garip davranan gençleri,
uyuşturucu kullanıp yerde sürünen gençleri göremiyorsunuz. Bunların aksine
mutlu, huzurlu ve doymuş bir nesil yetişiyor…
1.GÜN
İSTANBUL-AMSTERDAM
Turumuz Amsterdam başlangıçlıydı. Atatürk Havaalanından saat
11:05’de THY ile Amsterdam’a hareket ettik. Yaklaşık 3 saatlik bir yolculuk
sonrası Schipol Havaalanına indik. Bagajlarımızı aldık ve tur otobüsümüze binip
otelimize doğru yola çıktık. Otele gidişimiz çok sürmedi çünkü NH SCHİPHOL
Airport otelinde konaklayacaktık J Otelimiz 4 yıldızlıydı, spor
salonu, kapalı yüzme havuzu vs.. ama tabi Amsterdam’a gelmişken otelde vakit
geçirmeyi düşünemezdik ;) odamıza valizlerimizi çıkarıp hemen turla beraber
gezmeye çıktık. Yerel bir çiftliğe gittik ilk önce. İnsanların şehre yakın
yerlerde bu şekilde bir yaşam sürmeli gerçekten özellikle İstanbul’da
yaşayanlar için bir hayal. Sakin, sessiz, sağlıklı ve olağandışı J İnekleri
sevebileceğimiz!!, peynir tadıp, takunya yapımını izleyebileceğimiz bir yerdi.
Başlangıç olarak iyi seçilmiş bir lokasyondu bence. Önce peynir yapımını
izleyip peynir tattık. En beğendiğimiz hardallı peynirden evimize hemen bir
tane aldık (şarapla süper olur diye düşündük) daha sonra takunyaların yapımını
izledik ve almak isteyenler için bir süre alışveriş molası verdik. Giymeyeceğim
bir takunya için 30 Euro vermek istemediğim için ben almadım sadece fotoğraf
çektirmekle yetindim J
Çiftlik Amstel nehrine çok yakındı.. Nehir kenarında birbirinden
güzel evleri ve nehir çevresinde bisikletle gezenleri görünce neden kalabalık
şehirlerin, beton yığınlarının bizi yorduğunu bir kez daha anladım.
Meydanda Madame Thussaud müzesi hemen gözünüze çarpıyor. Biz internetten “early bird” bileti almıştık yani saat 11:00’e kadar giriş yapabilecektik ve bu biletin fiyatı normal biletin yarısı yanı 12.5 Euroydu. 2.gün için yaptığımız planlar arasındaydı ;)
Dam meydanını gezdikten sonra kaçırılmaması gereken ve merakla beklediğimiz “Red Light”a gittik. Gündüz olmasından dolayı çok ışıklı olmasa da görülmeye değerdi. Beklentinin çok üstünde olan bir yer bence.. Türkiye’deki aynı kültüre göre çok daha elit (kibarca söylemem gerekirse) :) Sokağa adını veren kırmızı fenerlerin yerini kırmızı led lambalar almış. Odalarda perde kapalı ve kırmızı ışık yanıyorsa oda aktif demek :) “Dünyanın en eski mesleği”ne sahip bu kişiler Türkiye’dekinin aksine birileri tarafından çalıştırılmıyor. İstedikleri zaman bu odaları kiralayıp istedikleri zaman bu mesleği bırakabiliyorlarmış. Mesela merkezden ev alabilmek için kısa bir süre çalışıp parayı biriktirince işten çıkanlar oluyormuş. Fotoğraf ve video çekiminin yasak olduğu bu sokaklarda sivil polislerin sıkça dolaşıp güvenliği sağladığını söyleyebiliriz. Oldukça ilginç ve rahatlıkla gezebileceğiniz bu sokaklar sizi gerçekten özgürlükler ülkesinde olduğunuza inandırıyor. Herkes tarafından özgürlükler ülkesi olarak bilinen Amerika’nın tersine bence gerçek özgürlükler ülkesi kesinlikle “Hollanda”.
Amsterdam kanalları |
Her şeyi anlatmak istediğim için hemen Amsterdam için çok ünlü
olan tiyatrodan bahsediyorum 📌 Amsterdam’da birkaç tane olmasına
rağmen en ünlü canlı sex tiyatrosu “Cassa Rosso”. Giriş Temmuz 2015 itibariyle
40 Euroydu. Kıskanç çiftlerin uzak durması gereken bir aktivite olsa da
kesinlikle yaşanması gereken bir deneyim. Özellikle içerideki komik ama sexy
şovlar gerçekten eğlenceli vakit geçirmemizi sağladı. Diğer tiyatrolar daha
ucuz ancak orada yaşayan birkaç insana sorduğumuzda mutlaka Cassa Rosso’ya
gitmemiz gerektiğini söylediler. Şovun herhangi bir saati yok içeri girdikten
sonra sürekli devam ediyor şovlar. Dolayısıyla ilk girdiğinizdeki şovu tekrar
gördüğünüzde şov sizin için bitmiş oluyor.
2.GÜN AMSTERDAM
Amsterdam’da yapılacak en bilinen aktivite “I Amsterdam” yazısında
fotoğraf çektirmek 📷 Bu yazıdan Amsterdam’da iki tane bulunuyor. Biri
havaalanında diğeri ise müzeler meydanında… Havaalanındaki I amsterdam yazısı |
Müzeler meydanındaki daha güzel
manzaraya sahip olsa da her zaman çok kalabalık oluyor. Her ikisinde de
fotoğraf çektirmek için vaktimiz vardı o yüzden ilk önce havaalanındakini
tercih ettik. Sabah erkenden uyanıp doğruca havaalanına gittik. Otel havaalanı
oteli olduğu için sürekli olarak havaalanına ücretsiz servisi bulunuyor.
Havaalanına ulaştıktan sonra kolayca merkeze girebilirsiniz. Tren biletlerimizi
(8,20€) alıp merkeze gitmeye karar verdik. Aslında turumuzda 120 Euroya Büyük
Hollanda ve Marken & Volendam ekstra turu vardı. Daha Amsterdam’ı
gezmemişken çok güzel olsa da köylerini gezmek bize çok da cazip gelmedi ki
size de mutlaka Amsterdam’ı gezmenizi öneririm.
Merkeze ulaşıp Dam meydanına
gidiyoruz. Tren istasyonundan çıkıp dümdüz “Damrak” caddesinden yürürseniz Dam
meydanına ulaşabilirsiniz. Sabah erken olsa da turist grupları meydanı
doldurmuştu bile. İlk önceliğimiz “early bird” biletimiz olduğu için "Madame
Tussauds” müzesiydi. Kapıda uzun kuyruk olsa da biletimiz olduğu için çok
beklemeden içeri girdik. İki kişi Temmuz 2015’te 25€ ödedik. Her türlü bilgiyi
Madame Tussauds sitesinden bulabilirsiniz. Resmi site için tıklayınız. Diğerlerine göre biraz daha küçük olsa da çok
eğlenceli vakit geçirdiğimizi söyleyebiliriz.
Madame Tussauds’ta uzun süre
geçirdikten sonra “Heineken Experience”e gitmeye karar verdik. Müzeler
meydanına “Museumplein” çok yakın ve Stadhouderskade sokağında bulunuyor. Her
zaman olduğu gibi elimizde harita yürüyerek ve sokakları gezerek gitmeyi tercih
ettik. Müzeler meydanına gelmişken tekrar “I Amsterdam” yazısında fotoğraf
çektirip sonrasında Rijksmuseum’a ve Van Gogh Müzesine gittik. Heineken
Experience için biletlerimizi gitmeden önce online olarak almıştık. Hem sıra
beklemedik hem de iki kişi 32€ ödemiş olduk. Resmi siteden bilgi almak
için tıklayınız.
Heineken’in tarihini ve yapılışını
öğrendikten sonra bira içimi için bizi çok güzel tasarlanmış bir odaya aldılar.
Bira içim kültürünü dinledikten sonra 2 küçük bardak bira içtik. Biralar daha
taze olduğu için çok lezzetliydi. Biralarımızı bitirdikten sonra eğlence kısmına
geçtik :) Bir sürü eğlenceli oyun vardı. Hiçbirini boş geçmedik tabi
ki 😋 Güzel vakit geçirdikten sonra girişte bize verilen
bilekliklerdeki bira pullarını kullanalım dedik. Bileklik üstünde 2 adet pul
var. Bu pullarla ya 2 tane bira içebiliyorsunuz ya da 1 tane extra soğuk bira…
Bizim tercihimiz extra soğuk bira oldu. Çok bira seven bir insan olmasam da bu
bira gerçekten içmeye değerdi… Heineken Experience çıkışı merkeze bot servisi
olduğunu öğrendik. Çıkarken kapıdaki görevliden ücretsiz kuponu alabiliyorsunuz.
Böylece hem merkeze tekrar yürümemiş oluyorsunuz hem de kanal turu için 15€
vermekten kurtuluyorsunuz. Eğer tur ile geldiyseniz 20€ karşılığında tekne
turuna gitmektense 16€’ya hem kanal turuna hem de Heineken Experience’e
gidebilirsiniz. Merkeze gelmişken önce çiçek pazarına
oradan Kraliyet sarayına ve Rembrantplein’a gidip Rembrant heykelini
gördük.
Müzeler Meydanı |
Hava kararınca tekrar “Redlight”a
uğradık. Bir süre daha dolaştıktan sonra otelimize geri döndük. Aslında arada
anlatılacak çok şey olsa da maalesef burada yazamıyorum. Amsterdam’da olan
Amsterdam’da kalır 😎
Amsterdam’da bulabileceğiniz en yaygın
yiyecek patates :) 2 gün boyunca patates kızartması yemekten içimiz
kurudu 😒 gerçekten çok lezzetli kabul ediyorum. Gezerken küçük bir
kapta alıp yemeniz de büyük bir avantaj ama arada çeşit isteniyor
sanırım 😉
Eğer vaktiniz çok ise Amsterdam
Icebar’a ve Türkiye’de gitmediyseniz “Body Worlds”e gidebilirsiniz. 3 içkinin
dahil olduğu Icebar’a giriş ücreti 19.5€, Body Worlds giriş ücreti ise 20€.
-Van Gogh Müzesi-
Van Gogh müzesi resmi sitesine buradan ulaşabilir,
biletlerinizi online alarak hem zamandan hem de paradan tasarruf edebilirsiniz.
Bilet fiyatı 17€. Adresi: Museumplein 6. Müzeler meydanında kolaylıkla
bulabilirsiniz.
Eğer kendinizi Amsterdam’daki bisikletle dolaşanların keyfine
kaptırırsanız ve siz de bisikletle gezmek isterseniz Temmuz 2015 itibariyle 3
saatlik bisiklet kirası 8€. Bisiklet demişken en önemli ulaşım aracı olduğunu
vurgulamam yanlış olmaz sanırım. Her zaman geçiş üstünlüğü olduğunu, yaya
olsanız bile yol vermeniz gerektiğini, herhangi bir kaza durumunda ise
bisikletlerin zararını ödemek durumunda olduğunuzu da unutmamanızı tavsiye
ederim. Zaten herhangi bir bisikletlinin önüne geçerseniz, size yeşil
yanmıyorken yollarından geçerseniz mutlaka tepki görürsünüz. Bunları yaşayınca
Hollanda’da nasıl bir refah olduğunu, insanların nasıl değerli yaşadıklarını
bir kez daha anlamış oluyorsunuz.
Hollanda’lıların “Tanrı Dünya’yı yarattı, biz de Hollanda’yı”
sözüne katılmamak, Amsterdam’ın doğasına, insanların refahına, şehrin
güzelliğine ve özgürlüğüne hayran kalmamak mümkün değil. Kalbimizde güzel bir
yer ayırarak ayrıldık Amsterdam’dan… Bir daha gidebilmek dileğiyle…
Amsterdam’da mutlaka yapılması
gerekenler:
⛔Red Light’a gitmek
📌Madame
Tussauds müzesine gitmek
🚶Dam Meydanı ve
çevresini gezmek
🚲Bisiklet
kiralayıp kanallar arasında gezmek veya kanal turuna katılmak
🍟Mutlaka
patates kızartması yemek
📷Amsterdam
yazısında fotoğraf çektirmek
📌Müzeleri
gezmek
Devamı yok muuu :))
YanıtlaSilMerhaba Sedanur Hanım, vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Devamı en kısa sürede blogda yayınlanacaktır :)
Silmerhabalar biz de anı turla gitmeyi düşünüyoruz, karşılaştığınız olumsuz durumlar oldu mu önerir misiniz düşünceleriniz bizim için çok önemli
YanıtlaSilMerhaba Lale Hanım,
SilÖncelikle yazımı okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Umarım gezinizde yardımcı olur size. Anı Turdan kaynaklı herhangi bir sorun yaşayacağınızı çok sanmıyorum ancak Paris'teki otelimiz biraz pis ve kötüydü. Genel olarak Paris'teki oteller kötü olduğu için çok problem etmedik. Rehberimiz Eda Hanım da bizlere çok yardımcı oldu. Tur programınızı inceleyip rahatlıkla alabilirsiniz.
Şimdiden keyifli tatiller diliyorum.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil