PRAG (ÇEKYA) GEZİ
NOTLARI
Dünya’nın en güzel şehirlerinden biri dediler biz
de duramadık tabi ki görmeden J Viyana ilk hedefimiz olsa da Prag’ı da çok
merak ediyorduk ve 3 günümüzün olması bizi çok sevindirdi. Dolu dolu bir
program yaptık.
-Prag kalesinde St. Vitus Katedrali-
Tamam Prag da
çok güzel ama Orta Avrupa’da 1 numaram hala Viyana… Keşke 3 günümüz Viyana’da
olsaydı dedik :):):)
Çek
Cumhuriyeti artık resmen Çekya oldu.. Çekya’nın başkenti Prag, para birimi ise
Çek Korunası (CZK). Euro veya dolar ile gidip orada paranızı korunaya
çevirebilirsiniz ancak çok çok çok dikkat etmeniz gerekiyor. Çok fazla
dolandırıcılık olduğunu unutmayın.. Döviz bozdururken alış ve satış yazan
tutarı dikkatle kontrol etmeniz gerekiyor. Ayrıca komisyon almayan yerlerden
bozdurmanızı tavsiye ederim. Mutlaka aldığınız paranın da Çek Korunası
olduğundan emin olun, tedavülden kalkmış Bulgar parası ile de insanları
kandırabiliyorlar. Bize en iyi fiyatı veren döviz bürosunun adresi : Celetna
caddesi no:3. Çalışma saatleri Pazartesi-Cumartesi 10:00-19:00, Pazar
10:00-18:00
Çeklerin çok asabi insanlar olduğunu da bilmeniz
gerekiyor :) Aman ha yolda kimsenin önüne
atlamayın, kimsenin rahatını bozmayın hemen sinirlenip bağırmaya başlıyorlar :) Biz Türk’üz demeyin 10 Türk’e eşit sinirleri var :)
Şehirde
metro kullanarak rahatlıkla ulaşım sağlayabilirsiniz. Metro detayları için tık
tık :) Biz ulaşım için 24 saatlik biletleri tercih ettik. Fiyatı bir kişi için
160 Koruna. Tek binişlik biletler ise 40 Koruna. Vakit kazanıp toplu taşıma
kullanmak isterseniz 24 saatlik kartlar büyük avantaj sağlayacaktır.
Prag
Kart: Bol bol vakti olup her yeri gezenler veya biletlerle uğraşmak istemeyenler
için Prag Kart iyi bir seçenek olacaktır. Ancak almadan önce mutlaka hesabınızı
yapmanızı öneririm. Gideceğiniz yerlere göre fiyat çıkarıp uygun olup
olmadığına bakılmalı. Temmuz 2016 itibariyle 2 günlük kart 1280 Koruna, 3
günlük kart 1540 Koruna, 4 günlük kart 1780 Koruna. Kart ile ilgili tüm
detayları buradan bulabilirsiniz.
Temmuz
ayı olsa da yağmura yakalandık. O yüzden çantanızda bir yağmurluk, şemsiye veya
bir hırka olması sizler için faydalı olacaktır.
Her bulduğunuz yerden mutlaka turistik harita
almanız gezmenizi kolaylaştıracaktır. Her harita birbirinden farklı olduğu için
birkaç farklı harita ile gezmeniz seyahatinizi daha keyifli hale getirecektir.
Bizim her şehirde ilk olarak yaptığımız şey mutlaka “turist information” bulmak
ve harita alıp detayları öğrenmektir.
Prag’ı tam anlamıyla gezmek için 4-5 gün yeterli
olacaktır. Tabi ki hiç durmadan :) genellikle
otel çıkış saatimiz 07:00 giriş saatimiz 01:00 olduğu için ve tabi Ukrayna
sonrasında geldiğimiz için Serhat’ın “bunu neden kendimize yapıyoruz” diye
isyan ettiği şehir olsa da biz 3 günde hiç durmadan dolu dolu gezebildik :)
Gezilecek yerler:
Cesky Krumlov:
Unesco Dünya Mirası listesinde bulunuyor. Gerçi
sorarsanız Unesco’nun listesinde olmayan yer yok :) Yol üstü olması sebebiyle de kısa
da olsa burayı da listemize ekledik. Girdiğiniz andan itibaren sanki yıllar
öncesine ait bir rüya görüyormuşsunuz hissi yaratan şehir sanki sadece
turistler gelsin diye yıllarca hiç dokunulmamış bir film sahnesi gibi…
Kendinizi gerçekten zaman makinesinde ama muhteşem bir zamana
dönmüş şanslı insanlardan hissediyorsunuz. Bir yarımada olan şehir nereden
bakılırsa bakılsın, hangi sokağa girilirse girilsin güzelliğini kaybetmiyor.
Prag kalesinden sonra ülkede en çok ziyaret edilen
ikinci yer özelliğini taşıyor. Yukarıda mükemmel yapılmış bir kale adete şehri
sanki kartal kanatlarıymış gibi sarıp koruyor.
Birkaç saatliğine burada olduğumuz için
yapabileceğimizin en fazlasını yapmak istedik. Öncelikle nehir kenarında yemek
yemek istedik. Tercihimiz Hotel Dvorak oldu. Adresi: Radnicni,101. Aynı zamanda
otel olarak hizmet verse de restoran bölümü de turistlere açık. Hemen nehir
kenarında bir masaya oturuyoruz. Günlük menüleri de yemek için iyi bir seçenek
olabilir. Bizim vaktimiz az olduğu için “Beef Stroganoff” menüsünü
seçiyoruz. Gulaş çorbası, sebzeleri ve pilavıyla dana stroganoff öğle yemeğimiz
oluyor. İki kişi 530 Koruna ödüyoruz.
Cesky Krumlov’da vaktiniz var ise ördek yemek en iyi seçenek
olabilir. Yalnız en iyi ihtimalle yarım saatte servisiniz gelecektir. Biz
vaktimizin az olması sebebiyle yiyememiştik. Yemek sonrası hızlıca kendimizi
kaleye atıyoruz. Bu manzarayı asla ve asla kaçıramazdık. 50 Koruna karşılığında
kaleye çıkıyoruz. Gerçekten sanki bir film stüdyosuna ya da yıllar öncesinin
bir karesine bakıyormuşuz gibi hayranlıkla izledik manzarayı. Böyle bir şehirde
yaşamanın nasıl olduğunu, aslında yaşadığımız hayatın ne kadar yorucu olduğunu
düşündük. Keşke her şeyi bırakabilsek, para kazanma mecburiyeti, hırsı olmadan
yaşasak diye hayal kurduk. Veba anıtı, kent merkezini gezdikten sonra Prag’a
doğru yola çıktık.
Eğer vaktiniz varsa, turla gidiyorsanız veya araba
kiraladıysanız kesinlikle birkaç saatinizi ayırmanızı öneririm. Şehirde resim
galerisi, fotoğraf müzesi, işkence müzesi ki olmayan şehir yok sanırım :) ,
balmumu müzesi gibi birçok gezilecek yer bulunuyor.
1 . Eski Şehir Meydanı
Bir ülkede “eski şehir meydanı” varsa o şehir
bizim için en değerlilerinden.. Çünkü o kültürü yaşamak, o şehri koklamak için
en güzel yerdir.. Eski şehir meydanına “Mustek” metro durağında inerek veya
“Muzeum” durağında inip biraz yürüyerek ulaşabilirsiniz. Burada eski şehir
manzarasına karşı yemek yemek isterseniz birçok alternatif bulunuyor. Bizim
tercihimiz pizza yemek için “Taverna Toscana” oluyor. Adresi: Male Namesti
459/11. İki pizza iki içecek için 753 Koruna ödüyoruz ama inanın manzara
mükemmel olduğu için çok da ödediğimiz tutar bizi etkilemiyor.
2. Astronomik Saat
Bu saati anlatmak için ne bir kelime yeter ne de
bir görüntü. Prag’ın simgesi olan bu saat her bir köşesinde ayrı bir anlam
taşıyor. Saati yapan Hanus isimli bir saat ustasıdır. O kadar mükemmel bir saat
yapmış ve herkes o kadar hayran kalmıştır ki bu saat başka bir yerde
yapılamasın diye Hanus’un gözleri kör edilir. Ancak Hanus intikam için saati
bozar. 2. Dünya savaşında da zarar gören saat yeniden düzeltilir her saat başı
onlarca turistin merakla ve heyecanla izlediği şovuyla Prag’ın simgesi haline
gelir. Saat üzerinde hem güneş saati hem de ay saati bulunuyor. Bunların yanı
sıra her saat başı saatin üstünden 12 havari geçer. Saatin üzerindeki 12 saat
dilimi, 12 burcu temsil eder.
Yine saat başı olduğunda saatin sağ tarafından
bulunan ölümü simgeleyen iskelet elindeki kum saatini ters çevirir. İskeletin
yanında bulunan Osmanlı ise dünyadaki keyfi simgeler :) Elindeki çalgıyla ölümün
yanında oldukça ilginç bir tezat oluşturur. Saatin sol tarafında bulunan ve
elinde ayna olan figür kibri ve kendini beğenmişliği simgeler. Onun yanındaki
Yahudi ise elindeki altın kesesi ile parayı ve aç gözlülüğü…
Mutlaka bir saat başında orada olmalı ve bu
mükemmel görsel şovu izlemelisiniz. Saat eski şehir meydanında bulunuyor.
Adresi Staromestske namesti,1. Staromestske durağında inerek buraya
ulaşabilirsiniz. Saatin görsel şovunun yanı sıra kuleye çıkarak mükemmel eski
şehir manzarasını izleyebilirsiniz. Asansör yardımıyla kolayca çıkabileceğiniz
kuleye çıkış fiyatı 130 CZK. Kuleye her gün 10:00-18:00 saatleri arasında
çıkabilirsiniz. Kesinlikle çıktığınıza değecek..
3. Tin Kilisesi
Bu kilise Walt Disney filmlerinin başlangıcındaki
şatonun ta kendisi JFarkında bile
olmadan yıllarca bu kiliseyi şato gibi hayal edip, heyecanla beklediğimiz çizgi
filmlerin dünyasına yerleştirmişiz. Gördüğünüzde bilinçaltınızda uyanan
mutluluk sanırım çizgi film başlayacak sanmanızdan :) Tin Kilisesinin iki büyük
kubbesinden soldaki daha ince olan kadını, sağdaki birazcık daha kalın olan ise
erkeği simgeliyor. Ücretsiz olarak gezebileceğiniz kilise içeride size gücünü
oldukça derinden hissettiriyor. Gotik mimarinin güç gösterisi olduğunu artık
hepimiz biliyoruz ancak her farklı gotik mimarinin bende etkisi her
seferinde çok farklı olabiliyor :) Aslında
Serhat’la tepkimizi genellikle birbirimizi dürtüp “o ne yaaa” diyerek göstersek
de Türk’lere özgü hareketlerle gezmemeye çalışıyoruz :)
4. Prag Kalesi
Bir gününüzün ilk saatlerine planlamanız gereken
muhteşem yapı.. Kalenin tamamını gezmek için bilet almanız gerekiyor. Biletler
ve tüm detaylar için internet sitesini kullanabilirsiniz.
Kale saat 06:00-22:00 arasında açık olsa da tarihi binalar 09:00- 17:00
saatleri arasında açık. Bu sebeple erkenden gidip meydanları gezip sonrasında
tarihi binaları gezmek iyi bir plan olacaktır. Kaleye “Malostranska” durağında
indikten sonra 22 veya 23 numaralı tramvaya binip “Prazsky Tırad” veya
“Pohorelec” duraklarından birinde inerek ulaşabilirsiniz. İner inmez sizi
muhteşem bir manzara karşılayacaktır. İçeri girdiğinizde ise sanki birazdan
yanınızdan at arabasıyla, kabarık elbiseleriyle birileri geçecekmiş gibi
hissediyorsunuz. Yürüdüğünüz yolların, gördüğünüz binaların nasıl bu kadar
korunabildiğine şaşırıyorsunuz. Tabi her yerde olan Türk isimlerini görmezden
gelmeniz gerekiyor :)
Kalede aynı zamanda St. George Bazilikası, St.
Vitus Katedrali, Eski Saray, Altın Yol gibi görülecek birçok tarihi yapı mevcut.
Kalenin her sokağı, her köşesi görülmeye değer…
5. St. Vitus Katedrali
Biraz kaba bir tabir olacak ama “Gotik mimarinin
dibi” diyebiliriz :) Viyana’da
bulunan St. Stephan Katedrali mi görkemli St. Vitus mu diye sorulsa verecek bir
cevabım yok sanırım. İkisi de birbiriyle yarışacak görkeme ve güce sahip. Prag
kalesinde bulunan bu katedrali doyasıya izlemenizi tavsiye ederim. Hiçbir
fotoğraf makinesi sizin gözlerinizle gördüğünüz kadar güzel görmeyecektir bu
manzarayı.. Sabah erkenden gidip saatlerinizi geçirebilirsiniz. Biz
gittiğinizde yağmur yağdığı için hemen dikkatimizi katedralin dışında ağzından
su akan canavarlar çekiyor. Su oluklarıymış aslında ama gotik mimarinin etkisiyle
kısa bir ürperti yaşamıyor değiliz :) Katedralin
içi de oldukça görkemli, gördüklerinizin veya göreceklerinizin içinde üst
sıralarda yer alacaktır.
6. Charles Köprüsü – Karl Köprüsü
Vltava nehri üzerinde bulunan muhteşem
heykelleriyle ve yapısıyla hemen dikkat çeken Charles Köprüsü veya Karl Köprüsü
ilk adreslerinizden biri olmalı. Köprünün başında ve sonunda bulunan kuleler
ise önünüze bakmaktan sizi alıkoyan düşmenize bile sebep olabilecek
güzellikte..
Gotik mimari ile inşa edilmiş olması köprünün
gücünü gözler önüne seriyor. Üzerindeki heykellere bakmaktan köprüyü geçmeniz
biraz zaman alabiliyor. Neden böyle tarihle iç içe olan bir şehirde yaşamıyoruz
diyoruz. Aslında biz de tarih dolu bir şehirde yaşasak da şehir o kadar büyümüş
ki tarihi bir mekana uğramadan işimize veya evimize gidiyoruz. Yürüyerek tarih
ile birlikte işe gidebiliyor olmak, bu manzarayı her gün görebilmek tahmin bile
edemeyeceğimiz bir duygu olsa da hayal kurmaktan geri kalmıyoruz. Köprünün
hemen girişinde bulunan St. Salvador kilisesinden yükselen klasik müzik sesleri
bize yine “Orta Avrupa’dasınız” diyor. Çok pahalı olmayan bu konserlere hemen
hemen her kilisede katılabilirsiniz.
Köprünün alt kısmında akış yönünde düzenekler
göreceksiniz. Bunlar Vltava nehrinin donmasını engellemek amacıyla son yıllarda
yapılmış olan düzeneklermiş.
7. Nehir Turu
Vltava nehrinin en güzel manzaralarından Prag… Bu
güzelliği gündüz yaşadığımız gibi yine gece de yaşamak istedik. Çok fazla tekne
turu var ancak “Devil’s Channel” yani Şeytan Kanalını görmek istediğimiz için
bu turu alıyoruz. Kanalın en önemli özelliği Venedik’e oldukça benzemesi… Büyük
teknelerin giremediği, manevra alanı küçük olduğu için belirli teknelerin
girebildiği kanal Prag’ın en özel ama en güzel köşelerinden… Gizli kalmış bu
cenneti 2 kişi 700 CZK ödeyerek görebilirsiniz. Tur yaklaşık 40 dakika sürüyor.
Turları organize eden “Prague Boats Voucher” firmasının adresi: Landing place
by Cechuv most. Bizim kaptanımız çok tatlı bir adamdı ve bize gezi boyunca
Prag’ı anlattı. Hangi köprünün nereden çalıntı olduğunu, hangi binanın
Dünya’nın neresinden esinlenilerek yapıldığını büyük bir keyifle anlattı bize :) Bu küçük gezi hafif yağmurun
çiselemesiyle olağanüstü bir deneyime dönüştü.
İsterseniz daha büyük turlar, gündüz turları,
yemekli turlar da mevcut. Tur fiyatları 200 Koruna ile 1000 Koruna arasında değişiyor.
8. Dans Eden Ev
Prag’a gelmişken dans eden evi görmeden olur mu?
Ofis olarak kullanılan bu binanın ilginç mimarisi onu görmeye değer kılıyor.
Adresi Jiraskova namesti 1981/6. Karlovo Namesti metro durağında inerek birkaç
dakika yürüdükten sonra dans eden eve ulaşabilirsiniz. Tramvay ile de kolayca
ulaşabileceğiniz evin önünde fotoğraf çektirmeden dönmeyin :)
9. Slavia Kafe
Adresi: Smetanoyo Nabr 1012/2. Tesadüfen görüp
hadi buraya girelim dediğimiz sonrasında içeri girdiğimizde inşallah
çıkabiliriz dediğimiz, canlı piyano resitali olan kafe :) Tabi biz Türkler böyle yerlerde
kazık yemeye alıştığımız için bir an korktuk ama sonrasında menüyü görünce
rahatladık. Tabi iki turist olarak kot-T-shirt gidince biraz dikkat çektik ama :) paramız
yok sanmasınlar diye sanırım sonrasında deli gibi yedik :):):) Gulaşlar, biralar, kahveler,
tatlılar vs hepsine 800 Koruna ödedik. Üstümüz başımız çok harika olmasa da
paramızı ödedik gururla çıktık kafeden :) Nazım
Hikmet de Prag’da yaşarken bu kafeyi tercih ediyormuş ki gittiğinizde neden
burayı tercih ettiğini anlayacaksınız.
- Gulaş -
10. Yahudi Mahallesi
Prag’da gezdiğinizde bazı sokaklarda bina
girişlerinde yerde ufak metal plakalar göreceksiniz. Bu plakalar öldürülen
Yahudilere ait evlerin önünde unutulmaması için konulmuş plakalar. Oldukça
fazla olması bu plakaların insanı biraz üzüyor tabiî ki ama unutulmamış
olduğunu bilmek güzel… Yahudi mahallesinde Yahudi evlerini, Yahudi mezarlığını
ve Sinagog’u gezebilirsiniz.
11. Wenceslas Meydanı
Wenceslas Meydanı Vaclav Meydanı olarak da
biliniyor. “Mustek” metro durağına oldukça yakın olan meydana direkt metro
çıkışından ulaşabilirsiniz. Yemek sorunu olanlar ve Mc Donald’s arayanlar için
meydanın metro çıkışında hemen görebilirsiniz. Prag’da napalım Mc
Donald’s’ı demeyin ben turda “nerede köfte ekmek yiyebiliriz?” diye soran
gördüm :) Mc Donald’s’ta 2
menü için ortalama 300 Koruna ödüyorsunuz.
12. Vinarna Certovka Sokağı
Dünya’nın en dar sokağı olarak biliniyor. O kadar
dar ki bu sokak iki kişinin geçmesi çok da mümkün değil bu neden iki ucunda
yayalar için küçük trafik lambaları mevcut :) Biz
gittiğimizde de kimse olmadığı için maymunlukta sınır tanımadık :) Charles köprüsünden geçtikten
sonra (Kale tarafına doğru giderken köprüden çıkıp) sağa dönerseniz sokağı
bulabilirsiniz.
13. Petrin Tepesi
Petrin tepesine 12, 20, 22, 23 numaralı otobüsler
ile “Uzeyd” durağında indikten sonra füniküler ile ulaşabilirsiniz. Biz
vaktimiz olmadığı için maalesef gidemesek de Paris’te bulunan “Eiffel”
kulesinin kopyası olduğunu söyleyebiliriz. Aslında Prag’da görebileceğiniz
birçok yapıyı başka ülkelerde görmeniz mümkün :) Şehir
manzarası izlemek isteyenler için oldukça güzel bir tercih olacaktır.
14. Rudolfinum
Prag’ın hatta Avrupa’nın en önemli konser
salonlarından biri… Vltava nehri kenarında muhteşem bir manzaraya sahip. Konser
salonundan Vltava manzarası, Vltava’dan muhteşem Rudolfinum manzarası…Adresi:
Alsovo Nabrezi No:12. Bir konser için gidemiyorsanız bile dışarıdan mutlaka
görmelisiniz. Metro ile “Staromestska” durağında inerek ulaşabilirsiniz. Ya da
bizim gibi sokakları gezmek için deli oluyorsanız yürüyerek de kolayca
ulaşabilirsiniz. Tabi döndükten sonra 10 gün ayaklarımızı dinlendirmeye
çalışıyoruz :)
15. Barut Kulesi
Şehrin simgelerinden ve eski kapılarından biri
olan “Barut Kulesi” belediye binasının hemen yanında yer alıyor. Şehir
manzarası izlemek için alternatiflerden biridir. Kadraja hem kendinizi hem de
barut kulesini almanız biraz zor olabilir ama biz pes etmedik :) siz de başarabilirsiniz :):):)
Terezin Nazi Kampı:
Çekya sınırları içinde bulunan Terezin
kasabasındaki Nazi kampı gezilmesi gereken önemli yerlerden biri… Tam anlamıyla
tarihe tanıklık etmek diyebiliriz aslında. Burayı anlatırken olaylardan,
kişilerden bağımsız olarak yorum yapmak istiyorum siz de öyle
değerlendirirseniz çok sevinirim.
Metro ile “Muzeum” durağına ulaştıktan sonra
kırmızı metro hattıyla son durak olan “Letnany” de inerek otobüs terminali olan
Holosevice’ye ulaşıyorsunuz. Buradan 7 numaralı otobüs ile yaklaşık 1 saatlik
yolculuk ile Terezin’e ulaşabilirsiniz. Bilet fiyatı 95 CZK. Tur ile gidiyorsanız
Euro üzerinden çok fazla para ödemek yerine kendiniz rahatlıkla gidebilirsiniz.
Otobüs ile isterseniz kamp girişinde isterseniz de Terezin kasabasının içinde
inebilirsiniz. Biz öncelikle kampa gitmek istedik. Kampın girişi Terezin’de
bulunan müze ile birlikte 215 CZK. Biletimizi aldıktan sonra “Souvenir” yazan
yerden Türkçe rehberimizi alıyoruz. Rehberin fiyatı 10 koruna. Rehber ile
oldukça rahat bir şekilde kampı gezebilir nerede ne olduğunu anlayabilirsiniz.
Kamp haftanın her günü açık, kış sezonunda 08:00-16:30 saatleri arasında, yaz
sezonunda ise 08:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Kamp oldukça
büyük bir alan üzerine kurulmuş dolayısıyla rahatlıkla 2-3 saatinizi
harcayabilirsiniz.
Kamp 1940 senesinde kurulmuş. 5000’i kadın olmak
üzere 32000 mahkum buraya getirilmiş. Başlarda hepsi Çek asıllı olsa da daha
sonra Sovyetler Birliği, Polonya, Almanya gibi ülkelerin vatandaşları da buraya
getirilmiş.
Kampın hemen girişinde sizi binlerce kişinin
mezarı karşılıyor. Çok temiz ve bakımlı olması hemen dikkatinizi çekse de daha
kampa girmeden içeride sizi bekleyenleri az çok tahmin etmenize yardımcı
oluyor. Kampı gezmeye başlıyoruz. Büyük bir avlu karşımıza çıkıyor. Avluda
kayıt ofisi bulunuyor. Cam ile kapatılmış oda sizi hemen o zamana götürüyor.
İnsanların buralara getirilip nasıl kayıt altına alındığı sanki bir film gibi
gözünüzün önüne geliyor.
Kayıtları tutan hapishane müdürü W.Schimidt savaş
sonrasında idam edilmiş. Bunu rehberde okuduğunuzda ve karşınızda duran kayıt
masasının sandalyesine baktığınızda tüyleriniz diken diken oluyor. Her dakika
irkilerek dolaşıyorsunuz kampı.. Biliyorsunuz ki artık orası bir müze ama yine
de atmosferin sizi içine almasına engel olamıyorsunuz. Her Nazi kampında olduğu
gibi burada da “Arbeit macht frei” yazılı kapıya geliyoruz.
Çalışmak özgürleştirir yazan bu kapıların o
atmosfere ait olmadığı aşikar. Bu kapıdan geçtikten sonra hücrelerin olduğu
bölüme geçiyorsunuz. Kapılar açık olsa da hiçbir havalandırması veya penceresi
olmayan bu hücrelere girmek cesaret ister. Ben giremedim, ruhum daraldı, kalbim
sıkıştı.. Bu hücreleri gördüğünüzde anlıyorsunuz belgesellerde görmek ya da
filmleri seyretmek hiçbir şey anlatmıyor size… Burada olmak o hücreleri görmek
tarif edilemez. Traş odası veya banyo odası adıyla gördüğümüz yerlerin aslında
traş odası veya banyo odası olmadığını düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.
Morga girdiğinizde ise o küçücük alanda yüzlerce cesedin üst üste durması
gözünüzün önüne geliyor sanki… Ziyaretçilere kapalı olan alanlar ise en çok
merak edilen ve acaba orada ne yaşandı diye sorgulatan kısımlar… Bir geçiş
koridoru var kampın içinde yaklaşık 500 metre boyunca uzanan bu koridor oldukça
karanlık, havasız ve basık ama yine de merakımıza yenik düşüp tünele girdik.
Klostrofobiniz varsa uzak durmanızı önemle tavsiye ederim :)
Bu tünel idam alanına çıkıyor. Tünelde yaşadığınız kasvet ve
üzüntü idam alanına çıkmanızla kat be kat artıyor. Darağacı hemen dikkatinizi
çekse de darağacında sadece 3 kişinin asıldığını, kalanların hepsinin ya
kurşundan ya da hastalıktan öldüğünü öğrenmek bambaşka ve hiçbir kitabı
okuyarak ya da herhangi bir belgeseli izleyerek hissedebileceğiniz bir duygu
değil. Fotoğrafların olduğu kısımları gezmek bizi kamp kadar etkilemedi inanın.
İnternette çoğu kez karşımıza çıkan fotoğraflar aslında ne kadar alıştığımızın
bir göstergesi.. Burada kampta mahkumlara günlük verilen ekmek miktarını görmek
bizi fotoğraflardan daha çok etkiledi. Küçük bir dilim ekmek.. Sadece ekmek..
Neden o kadar zayıf olduklarını anlıyorduk ama ortamda bulunmak, yediklerini
birebir görmek daha da etkiliyor insanı.. Şükretmek için gerçekten çok büyük
bir sebep oluyor. Kampı gezdikten sonra Terezin’e doğru yürüyoruz. Biletimiz
Terezin’deki fotoğraf müzesine gidiyoruz. Burayı da gezdikten sonra Prag’a
yaklaşık 1 saatlik yolculuk sonrasında geri dönüyoruz.
Ne yenir? Ne içilir?
Tredelnik
Çeklerin geleneksel tatlısı olan Tredelnik’i her
sokakta, her köşe başında bulabilirsiniz. Kızartılmış şekerli hamur üzerinde
isterseniz dondurma isterseniz nutella yiyebilirsiniz. Biz dondurmalı ve
nutellalı tercih ettik ancak 2 tane alarak biraz hata yapmışız :) fazla geldi, yiyemedik. İtiraf
etmek gerekirse çok da beğenmedik :)
Tredelnik |
Gulaş
Orta Avrupa’da bol bol bulabileceğiniz geleneksel
gulaş çorbasının oldukça lezzetli yapıldığı şehirlerden biridir Prag… Yemek
öncesinde mutlaka lezzetli bir başlangıç arıyorsanız hiç düşünmeden Gulaş
çorbası içebilirsiniz. Çorbanın yanı sıra yemek olarak da Gulaş
söyleyebilirsiniz.
Becherovka
Çekya’nın geleneksel baharatlı içkisidir. Yaklaşık
7-8 Euro’ya alabilirsiniz. En lezzetlisi yeşil renkli olanı. Shot olarak içilen
bu içkiyi hediye olarak veya kendi evinize alabilirsiniz.
Aç kalmayacağınız hatta keyifle yemek
yiyebileceğiniz ülkelerden biridir Çekya. İtalyan mutfağının da baskın olduğu
Prag’da kolaylıkla pizza ve makarna bulabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder