CENNETTE BİR HAFTA
Sıra geldi sanırım hayatımızdaki en güzel en
özel tatile :) Evlilik telaşından kurtulduğumuzda kendimize büyük bir ödül
verelim ve unutulmayacak bir tatil yapalım dedik. Her zaman gidebileceğimiz bir
yer olmasın derken sonunda kendimizi Phuket resimlerine bakarken bulduk, hemen
ardından da biletlerimizi aldık.
Artık evlilik için değil tatil için gün saymaya başlamıştık ;) Hevesle bekliyorduk ama valizi bile hazırlayamamıştık ev için koşturmaktan. Cumartesi günü evlendik, pazar günü sabah valiz hazırlayıp akşam uçağıyla Bangkok'a doğru yola çıktık. Dinlenmek için Bangkok'u es geçmeye karar vermiştik. Ağustos 2014 itibariyle iki kişi THY Bangkok gidiş dönüş direkt uçuşa 4167 TL ödedik. Biletlerimizi “skyscanner”dan almıştık. Saat 14:15'te Suvarnabhi havaalanindaydık. Nasıl olduysa hiç rötar yapmayacağımızı düşünüp 2 saat sonrasına Bangkok Airways'ten Phuket'e bilet almıştık. 2 kişi Bangkok-Phuket gidiş dönüş uçak biletine Ağustos 2014 itibariyle 10360 Baht(yaklaşık 840 TL) ödedik. Neyse ki herhangi bir sorun yaşamadan Phuket'e ulaşabildik :)
Artık evlilik için değil tatil için gün saymaya başlamıştık ;) Hevesle bekliyorduk ama valizi bile hazırlayamamıştık ev için koşturmaktan. Cumartesi günü evlendik, pazar günü sabah valiz hazırlayıp akşam uçağıyla Bangkok'a doğru yola çıktık. Dinlenmek için Bangkok'u es geçmeye karar vermiştik. Ağustos 2014 itibariyle iki kişi THY Bangkok gidiş dönüş direkt uçuşa 4167 TL ödedik. Biletlerimizi “skyscanner”dan almıştık. Saat 14:15'te Suvarnabhi havaalanindaydık. Nasıl olduysa hiç rötar yapmayacağımızı düşünüp 2 saat sonrasına Bangkok Airways'ten Phuket'e bilet almıştık. 2 kişi Bangkok-Phuket gidiş dönüş uçak biletine Ağustos 2014 itibariyle 10360 Baht(yaklaşık 840 TL) ödedik. Neyse ki herhangi bir sorun yaşamadan Phuket'e ulaşabildik :)
Havaalanında hemen yanınıza paket turlar
satmaya birileri geliyor, paramızın değerli olmasından dolayı turlar ucuz gelse
de Phuket'te aynı turları çok daha ucuza alabilirsiniz. Merkezdeki tur
firmalarını gezmeniz faydalı olacaktır.
Havaalanından
çıktığımızda hava kararmaya başlamıştı ama yine de Phuket'in muhteşemliğini
görmemize engel değildi.. İndikten 5 dk sonra bile saat farkının ve uzun uçuşun
bizi altüst etmesine rağmen iyiki gelmişiz diyebildik. Otele ulaşım için
tercihimiz otelden transfer talep etmekti. Ağustos 2014 itibariyle transfer
ücreti 1000 Baht(2 kişi için). Dönüş için de tercihimiz aynı oldu ancak sabaha
karşı otelden ayrıldığımız için dönüş ücretimiz 1300 Bahttı. Paramızın değerli
olduğu bir kaç ülkende biri Tayland olduğu için hiç düşünmeden para
harcayabiliyorsunuz :) Otelimiz
Patong Beach'te kendi plajı olan tek oteldi.2 kişi olduğumuz için rahat ederiz
diye seçmiştik ama her anlamda mükemmel bir otelle karşılaştık. Erken
rezervasyon ile Ağustos 2014 itibariyle iki kişi için gecelik 4500
Baht(yaklaşık 350 TL) ödedik. Rezervasyonu otelin kendi internet sitesinden
yaptığım için ekstra masaj da hediye etmişlerdi :) Büyük
bir ilgiyle bizi karşılayıp odamıza yerleştirdiler. Muhteşem karşılama elimize
tsunami uyarısı vermeleriyle son buldu :) Biraz korktuk ama Türk’e bir şey olmaz
diyip tatilimize başladık :) Odanın
kapısını açar açmaz muhteşem ferah bir koku karşıladı bizi. Balayı çifti
olduğumuzu söylediğimiz için de masaj hediyesinden ve süslü bir odadan
faydalanabildik ;) Adresi: 41 Taweewongse Road Patong Beach 83150 Phuket.
İlk
akşamımızda vakit kaybetmemek için hemen valizlerimizi bırakıp kendimizi
Patong'un ana caddesi olan Bangla Road'a attık. İnanılmaz hareketli bir
caddeydi. Çok fazla turist olması en dikkat çekici özelliğiydi. Tabi dikkat
çeken sadece turistler değil Ladyboylardı :):):) Uzaktan asla ladyboy olduğu
anlaşılmayan ancak yaklaşıldığında sesleri ve ellerinden farkedilebilen süper
güzel kadınlardı!!
Tüm barlarda güzel dansçılar vardı. Her
biri müşteri çekebilmek için (özellikle erkekleri) çok çabalıyordu gerçi çok da
çabalamalarına gerek yoktu ama ;) Eşim hemen çok beğendiği kızların olduğu bir
barı seçti.. Biralarımızı söyledik ama dansçıların ilgisinden çok da
içebildiğimiz söylenemez :):) Tam çıkmak üzereyken barın üstünde bir çan
gördük ne acaba diye düşünürken tüm dansçı kızların yaklaşık 30 euro
karşılığında çanı çalan kişiye özel dans ettiklerini öğrendik ama tüm
yalvarmalarıma rağmen Serhat'a yaptıramadım :) Yol yorgunluğuyla masaj bile
yaptırmadan otelimize döndük..
İkinci gün tam
bir cennete uyanacağımızı bilmiyorduk. Kahvaltı için odamızdan çıktığımızda
denize mi şaşırsak, havuza mı şaşırsak, doğaya mı şaşırsak bilemedik.. İnanılmaz
meyvelerle dolu waffle, krep, pancake dolu bir kahvaltı bizi bekliyordu.
Türkiye’de bile bu kadar güzel kahvaltı ile karşılaşmamıştık. Her ülkeden gelen
turistleri düşünerek farklı mutfaklara ait yerel kahvaltılıklar da vardı. Hemen
kahvaltımızı edip denize koştuk. Düşük sezonda gittiğimiz için biraz dalga
vardı ama yine de dünyanın en güzel deniziydi diyebilirim. Öğlene kadar hiç
çıkmadan yüzdük, kum o kadar inceydi ki mayolarımızın içini doldurmuştu :) uzun
bir süre temizlemek için uğraştık… Kumlarla savaşı saymazsak denizden
çıktığınızda cildinizin yumuşaklığı bile bizi mest etmeye yetti.
Tayland tüm uzak doğu ülkelerinde olduğu gibi deniz ürünü
sevenler için tam bir cennet ama kullandıkları baharatlar farklı ve fazla
olduğu için bence onları yemek gerçekten cesaret istiyor :) Öğlen yemeği için deniz ürünü
yemediğim için otelimizin yanındaki Mc Donald's a gittik. Ülkelere göre tatları
değiştirdiklerini biliyordum ama bu kadar farklı olduğunu anlatsalar inanmazdım
sanırım.. İçecekler inanılmaz şekerliydi, Türk kahvesini çok şekerli içen biri
olmama rağmen içmeyi başaramadık.. Yağdan dolayı patates kızartmalarını
bıraktık, sadece zorla hamburgerimizi yedik.. Asıl ilginç olan ortalarda gezen
böceklere kimsenin tepki vermemesiydi…
Yemeğimizin üstüne merak ettiğimiz
Thai masajını yaptırmaya karar verdik.. Yol üstünde bir masaj salonu seçtik ve
girdik.. Masaj o kadar ucuzdu ki tüm günümüzü orada geçirebilirdik. Yaklaşık 20
TL'ye masajımızı yaptırdık ama o kadar rahatladık ki otele gidecek gücümüz yoktu
:) Phuket’te çok fazla masaj salonu var. Fiyatları da bu yüzden çok çeşitlilik
gösteriyor. 20 TL’ye de masaj yaptırabilirsiniz 200 TL’ye de… Masajdan sonra
biraz dolaşıp kimono aldık.. Alışveriş yapmadan dönmem düşünülemezdi tabi ki :)
Bize ilk söylenen fiyat 1200 Bahttı (96 TL) ama 400 Bahta (32 TL) satın almayı
başardık :) Phuket çok yerel kalmış bir ada o
yüzden alışveriş konusunda başarılı diyemem. Alabildiğimiz tek şey kimonoydu :) Akşam
yemeğimizi de yedikten sonra yine Bangla Road'da bir şeyler içip barları
dolaştık…
Üçüncü
gün geliş amacımızı ve hayallerimizi gerçekleştirelim ve fil safarisine gidelim
dedik.. Sabah erkenden internetten rezervasyonumuzu yaptırdık. En iyi safari
şirketi olan Siam Safari'de yerimiz hazırdı :) 25 dakikalık ve 45 dakikalık
turlar vardı, oraya kadar gitmişken tadını çıkarmak için 45 dakikalık tur
aldık.. 45 dakikalık tur iki kişi için 3380 Baht (270 TL) Yarım saat öncesinde
şirketin aracı gelip otelimizden aldı ve safarinin yapılacağı yere götürdü.
Önce fillerin gösterilerini izledik, küçük fillerle oyun oynadık, nasıl
eğitildiklerini dinledik.
Son gösteri “Haçu” isimli filin resim yapmasıydı.
Normalde bu resimleri 100 Bahta satıyorlar (yaklaşık 8,5 TL) ama bizim balayı
çifti olduğumuzu duyunca hemen hediye ettiler. Evimin en güzel köşesine koydum
resmi :) Gösteriler sonrasında fillere binmek
için yapılmış özel platformlara götürdüler ve ikişer kişilik gruplara ayrıldık.
Platformlar rahat biniş için yüksek yapılmış, aynı zamanda filleri sevip
fotoğraf çektirebilmemiz için de daha alçak bir bölümden yapılmıştı. Sırayla
gelen fillere binmeye başladık.
Heyecandan ölebilirdim sanki en sevdiğim hayvanı sevip onunla vakit geçirme şansına sahiptim. İkinci sırada hemen bindik file. Demir çubuklar arasında küçük bir koltuk filin sırtına ve arkadan da kuyruğuna bağlıydı. Başta filin büyüklüğü ve oturduğumuz koltuğun tek güvenlik önleminin önündeki demir çubuk olması bizi biraz korkutsa da hemen alıştık. Kocaman bir ormanda fille geziyorduk :) Neler yapıyoruz demekten kendimizi alamamıştık. Binmeden fil bakıcılarından biri bizi yüksek sesten kaçınmamız konusunda uyardığı için kendi aramızda sessiz konuşurken aslında ormanda çekmeyen telefonumun bir anda çalmasıyla büyük panik yaşadık :) Ama tabi ki korktuğumuz gibi olmadı ve filimiz çok umursamadı. Biraz rahatladık, tam da o sırada hafif yağmur çiselemeye başladı. Fil bakıcısının filin kafasında nasıl o kadar rahat oturduğuna hala şaşırırken bir anda arkasına dönüp bize koltuğumuzun altından şemsiye çıkardı.
Hayatımda gördüğüm en
güzel ormanlardan biri yağmurun da etkisiyle mis gibi kokmaya başladı. Yağmur
çok kısa sürdü ama bizim turumuz bitmek bilmedi :) Tur sırasında
birkaç yerde ormanın içinden adamlar çıkıp fotoğraflarınızı çekiyorlar. Fil
üstündeki bu fotoğrafları 400 Bahta (32 TL) alabilirsiniz.
Turun sonlarına doğru kocaman tatlı filimiz uçurumun kenarında bir
dal kestirdi gözüne (sanki ormanda başka yokmuş gibi) bir anda hortumuyla
asıldı dala ama dal inatçı çıktı, hafif hafif uçuruma kaymaya başladık. Fil
yüksek sesten korktuğu için sesimizi de çıkaramıyorduk, biz ne kadar korktuysak
fil bakıcısı da o kadar rahattı :) kısa bir süre sonra dalı almayı
başardı :) Bir yerden sonra yol ikiye ayrıldı. 25
dakikalık tur alanlar bir taraftan 45 dakikalık tur alanlar diğer taraftan
gidiyormuş. 25 dakikalıklar yoldan ayrılınca bir tek biz kaldık, ilk kez file
binecek olmanın heyecanıyla 45 dakikalık turu sadece biz almışız :) Fil
safarimiz bittikten sonra biraz daha yavru filleri seyrettik ve bizi otelden
alan aracımızla otelimize geri döndük. Tabi ki günü masajsız geçirmemek için
yine Thai masajı yaptırmaya gittik. 1 saatlik tarifsiz keyif sonrasında biraz
dinlenip akşamımızı da değerlendirmek için Phuket’in en meşhur aktivitelerinden
biri olan “Phuket Fanta Sea”’ye gidelim dedik. Çok büyük bir alan üzerine
kurulmuş fil konseptli bir harikalar diyarı :) Haritayla gezilebilen
bir alanda oyuncakçılardan restoranlara, fillerle fotoğraf çektirebileceğiniz
mekanlardan şovlara kadar her şeyi bulabilirsiniz. Biletler Aralık 2015
itibariyle (transfer hariç) 2200 Baht. Tüm detayları burada bulabilirsiniz.
Ancak benim tavsiyem bir tur şirketinden yaklaşık bu fiyata
transfer dahil olarak bilet almanız. Biz kişi başı 2000 Baht’a hem transfer hem
“gold seat” almıştık. Erkenden gidip şov öncesinde keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Şov başlamadan yarım saat öncesinde bebek kaplan ve fillerle fotoğraf
çektirebilirsiniz. Ancak kalabalık olacağını düşünerek fotoğraf için kapılar
açılır açılmaz gitmenizi öneririm. Biraz dolaştıktan sonra kendimize yemek için
“Fort Kanom Thai 2”yi seçtik. İki kişi nugget menüye 320 Baht ödedik :) Yemek
sonrasında hemen bebek fillerle fotoğraf çektirmek için fillerin olduğu alana
gittik. Sona kaldık diye üzülürken bizden başka kimse gelmeyecek diye fillerle
uzun uzun oynamamıza, beslememize ve bir sürü fotoğraf çektirmemize izin
verdiler.
Derileri inanılmaz kalın ve hortumları da bir o kadar ağırdı. Çok
zor taşıdım :) Filleri çok sevmemize rağmen beraber
keyifli vakit geçirmemize rağmen aklımızın bir köşesinde hep acaba fillere
eziyet edip mi eğitiyorlar sorusu vardı. Bir yandan fillerle yakın olmaya
sevinirken bir yandan da onlar için üzüldük. Beraber geçirdiğimiz vakit
sonrasında fillerin hortumlarıyla bizden para istemesi günün sürprizi oldu :) Şov
saati gelince üzülerek de olsa filleri bırakmak zorunda kaldık… Şov için içeri
girmeden önce bütün kamera, cep telefonu ve fotoğraf makinelerini mecburen
emanet dolaplara bıraktık. İçeri girdiğimizde inanılmaz büyük bir bir sahne
karşıladı bizi. Nasıl bir gösteri bizi bekliyordu bilmiyorduk ama kalabalığı ve
sahneyi görünce beklentimiz yükseldi :) şov başladı ve başrolde
fillerin olduğu, birçok hayvanın da olduğu geleneksel hikayelerin anlatıldığı
gösteri bizi çok etkiledi. Organizasyon biraz turistik olsa da yine de
geleneksel bir şeyleri yaşamak tatilimizin güzel anlarından biri olarak yerini
aldı. Şov çıkışı otelimize geldik ve saat geç olduğu için dinlenmeyi tercih
ettik.
Dördüncü gün biraz dinlenmek
için otelde vakit geçirmeyi tercih ettik. Hayatımda aşık olduğum havuz Marmaris
Verano Hotel’in havuzuydu ama bu otelin havuzu sanırım onu geçecek gibiydi :)
Kahvaltı sonrasında
hemen havuz başında kendimize güzel bir şezlong seçtik. Biz sezonda
gitmediğimiz için yağmur ihtimali olduğunu biliyorduk ama beklediğimiz yağmur
hep gördüklerimiz gibi olacağı yönündeydi. Güneşlenirken bir anda inanılmaz
yağmur yağmaya başlıyor. Kaçmanıza bile fırsat vermiyor tabi üzerimizde bikini
olduğu için sorun olmadı ama :) 30 saniye sonra yağmur durdu ve güneş
inanılmaz bir şekilde yakmaya başladı… şaşkınlığımızı bile atamadan kurumuş
hatta yanmıştık. Hemen attık kendimizi mükemmel havuza… Buradan o kadar yol
gidilip havuza girilir mi demeyin! Mükemmel yumuşaklıkta bir su, harika bir
manzarası vardı. Öğlene kadar havuzda vakit geçirdikten sonra öğlen yemeği için
dolaşmaya başladık. Kararımız tabi ki Mc Donald’s olmuştu :) Öğlen
yemeği sonra attık kendimizi yine Andaman Denizi’ne… Yine mükemmel bir
sıcaklık, incecik bembeyaz kumlar ve yumuşacık bir su… Deniz biraz dalgalı olsa
da yüzdük, dalgalarla oynadık, videolar çektik…
İlk gün bu
aktiviteler için Bangla Road’dan su geçirmez telefon kılıfı almıştık (200 Baht,
16 TL) ve o da sonraki günlerde en eğlenceli oyuncağımız oldu :) Deniz
keyfi sonrasında eğlence için Bangla Road’a gittik. Bangla’ya giderken yine boş
geçmedik ve attık kendimizi bir masaj salonuna :) 1 saat jöle gibi
çıktık, barlar arasında dolaşırken en eğlenceli olanına “The Lipstar”a gittik.
Yine kızların danslarıyla meşhur mekanlardan biri… Sırayla sizin önünüze gelip
dans ediyorlar, aralarında gerçekten çok güzel kızlar vardı :) Biralarımızı
da (bir bira yaklaşık 100 Baht) içtikten sonra mekandan çıkıyoruz. Tam mekandan
çıkarken biri çarpıyor gözümüze.. Tahminimizce 30lu yaşlarında olan ve turist
olduğunu düşündüğümüz bu kişi masasında bikinili 4 kız ve masanın üstündeki
direkte dans eden bir kızla Jenga oynuyordu :) Phuket’e nasıl bir
doymuşluksa artık :):):)
Beşinci günümüze mükemmel bir
havayla uyandık, erkenden kalkıp sahile gittik. Önceki günlerden parasailing
için konuşup pazarlık yapmıştık :) biraz yüzdükten sonra parasailing
için hazırlanmaya gittik. Bizi hazırladılar ve sırayla önce ben sonra Serhat
müthiş manzaranın tadını çıkardık. Daha önce Nice’te de parasailing yapmıştım
ama bu sanırım dünyanın en güzel manzarasında olanı :)
Manzaranın tadını çıkarıp, hafızamıza kazıdık. Ama asıl hafızamıza kazanan parasailinge binerken arkamızdan bir adamın hiçbir güvenlik önlemi olmadan paraşüte yön vermek için iplerin üstüne oturmasıydı :) Parasailing sonrasında hemen hazırlanıp, gitmeden önce ayarladığımız fotoğraf çekimi için Noi ile buluştuk.
Manzaranın tadını çıkarıp, hafızamıza kazıdık. Ama asıl hafızamıza kazanan parasailinge binerken arkamızdan bir adamın hiçbir güvenlik önlemi olmadan paraşüte yön vermek için iplerin üstüne oturmasıydı :) Parasailing sonrasında hemen hazırlanıp, gitmeden önce ayarladığımız fotoğraf çekimi için Noi ile buluştuk.
Siz de özel bir sebeple gidiyorsanız aşağıdaki linkte detayları
bulunan Noi ile iletişime geçip kendinize güzel bir hediye
verebilirsiniz. İnternet adresi için tık tık :)
Biz 3 saatlik gün batımını da kapsayan bir paket almıştık. Biz
daha amatör bir şey beklerken 3 harika fotoğrafçı geldi. Gerçekten hayatımız
boyunca bakmaya doyamayacağımız fotoğraflarımız oldu :) Evimizin
her yerini de bu fotoğraflarla süsledik… Fotoğraf çekimi gerçekten zordu.
Arabayla birkaç yere gidip farklı farklı onlarca fotoğraf çektirdik. Ertesi gün
de teslim ettiler. Hatta Noi o kadar harikaydı ki bize sonra maille 10 tane
daha fotoğraf gönderdi :)
Fotoğraf
çekimi bizi o kadar yormuştu ki hemen otele gidip uyumak istiyorduk :) Otele
ulaştıktan sonra vaktimiz zaten az çıkalım dolaşalım dedik. Çıktık ve sokak
sokak dolaşmaya başladık. Bir sokakta değişik anahtarlıklar yapan bir teyze
bulduk. Ahşap malzemelerle isterseniz anahtarlık isterseniz magnet yapıyor.
Bayıldık ve hem kendimize hem de arkadaşlarımıza anahtarlıklar ve magnetler
aldık. Tanesi yanlış hatırlamıyorsam 90 Bahttı. Biraz daha dolaştıktan sonra
YİNE! Mc Donald’sta yemek yedik ve daha fazla dayanamayıp dinlenmek için
odamıza döndük.
Son gün ve
altıncı günümüzde sabah uyanıp kapımızı açmak için kalktığımda odada tam da
kapının önünde şeffaf minicik bir kurbağa beni karşıladı :) Ne
olduğunu bile anlamadan yatağın üstüne zıplayıvermişim. Aslında çok şirindi ama
ilk şokla korktum. Tabi bu korkuda Phuket’te günlerce gördüğüm 1 karış
büyüklüğündeki sümüklü böceklerin, yedikleri garip solucan ve hamam
böceklerinin etkisi büyük :) Kahvaltı sonrasında biraz yüzdükten
sonra son günü değerlendirmek için yürüyerek dolaşmaya başladık. Sokak sokak
dolaştıktan sonra kendimizi sanırım Phuket’in tek alışveriş merkezinde bulduk.
Belki değişik ve yerel bir şeyler alırız umuduyla “Jungceylon”a girdik.
Adresi: Rat-u-thit 200 Pee Road,Tabol Patong,
Amphur Kratu. Yurtdışında genellikle kıyafet, ayakkabı vs. almadığım için değişik
şeyler aradım ve Phuket’ten alınabilecek en tatlı iki tane fil şeklinde mumu
(tanesi 100 Baht) aldım :) Şu anda ortasında bulunan minicik kalpleri
ve mis gibi Hindistan cevizi kokusuyla banyomda
duruyorlar :) Jungceylon’u da turladıktan sonra doğruca “Big Buddha”
heykeline gittik. 45 metre olduğu için zaten şehrin birçok yerinden de
görülebiliyor ancak kesinlikle gidilip görülmeli. Hem Phuket’in en yüksek
noktası hem de adayı 360° izleme şansını bulabiliyorsunuz. Manzara
muhteşem… Big Buddha’dan doğruca Bangla Road’a gittik.
Son gün hediyesi
olarak kendimize yağlı masaj ısmarladık. Gerçekten ne Serhat ne de ben masaj
salonundan çıkıp otelimize gidemedik :) zor
da olsa otelimize dönüp havuz ve deniz keyfi yaptık son kez… Sonrasında odaya
dönüp valizlerimizi büyük bir üzüntüyle topladık. Toplanma sonrasında hemen
kendimizi dışarı attık. “Hard Rock” bulduk kendimize.. Adresi: 48/1 Ruamjai
Road, Patong, Kathu, Phuket 83150. Giderken yürüyerek gidip
pazarları da dolaştık. Hard Rock Cafe’ye gittiğimizde biralarımızı söyledik.
(bira yaklaşık 200 Baht) Biz biralarımızı içmeye başladığımızda 3 kişilik genç
bir grup sahneye çıktı. İngilizce olduğunu düşündüğümüz bir repertuarları vardı :) Tayland’da
olduğum süre içerisinde gerçekten İngilizce bilip bilmediğimi sorguladım çünkü
konuştukları şeyler gerçekten anlaşılmıyordu :) Biraz müzik
dinledikten sonra Tuk Tuk denilen küçük yerel taksilerle otelimize
döndük.
Tuk tuk’a 100 Baht vermemize rağmen önümüzde eğilip teşekkür
etmesi bizi gerçekten çok etkiledi. Bizde olsa kısa mesafeye gitmem derler :) Phuket’te
ne aldığınızın ya da ne kadar ödediğinizin önemi olmadan mutlaka mutlaka size
saygı gösterip teşekkür edip, selam verip eğiliyorlar. Bu farklı ve gerçekten
değerli kültürü yaşayabildiğim için çok şanslı hissediyorum kendimi…
Uçağımız erken olduğu için otelimize dönüp upuzun yolculuk öncesinde dinlendik.
Yedinci günümüz, tamamen
yolda geçecekti :) sabah erkenden kalkıp otelin transfer aracıyla
havaalanının yolunu tuttuk. 1 saatlik ara uçuşla Bangkok’a gittik. Bangkok
havaalanında dünyanın en tatlı oyuncak filini buldum ve hemen aldım (500 Baht) :) Bugüne
kadar gördüğüm gerçek bir file en çok benzeyen oyuncaktı… Adını da Phuket’ten
alınması sebebiyle “Pukiş” koydum :)
Güzel anılarla Bangkok’tan bizi İstanbul’a getirecek uçağımıza
bindik. THY’nin küçücük uçağıyla şok olduk. Yaklaşık 9 saatlik yolu küçücük
uçakta nasıl geldik hiç bilmiyoruz :) Seyahatimizin
en kötü kısmı dönüştü ama mükemmel günler yaşadığımız Phuket’e bir gün tekrar
geleceğimizi umuyorum :)
Yorumlar
Yorum Gönder